içerik yükleniyor...Yüklenme süresi bağlantı hızınıza bağlıdır!

Kerkük İzlenimlerim
KERKÜK
50 yıl önce nasıldıysa hemen hemen aynı.
Türkleri sevmiyorlar. Bu nedenle Türk vatandaşları genellikle Erbil'de araç değiştirip Irak plakalı araçlarla gidiyorlar. Türkiye plakalı araçla gitmemem konusunda beni de uyardılar.
Kerkük girişindeki pasaport kontrolünde beni 15 dakika kadar sorguya aldılar. Türkiye'den Irak'a geçtiğimizde pasaportlara Irak değil Kürdistan mührü vuruluyor. Musul, Kerkük ve Arap bölgesi bu mührü kabul etmiyor, kaçak giriş sayıyor. İnternette yazdığına göre 3 ay hapis cezasıyla yargılıyorlar. Kürdistan kaşeli araç sigortasını ise kabul ediyorlar.
Pasaport kontrolündeki Polis ısrarla Kerkük'e neden gittiğimi sordu. Mühendis olmam ve oraya neden gittiğimi ona Arapça olarak telefonda anlatan arkadaşım sayesinde gezi için oraya gittiğime ikna oldu. Kerkük'e gittiğimde adama hak verdim. Hakkaten de aklı olan gelmezmiş. Bir gece kalacaktım, aynı gün döndüm.
Dışişleri Bakanlığı sitesinde "mümkünse yanınıza Iraklı biri olmadan gitmeyin, akşam 18'den önce otelde olun" gibi uyarılar yapıyor. seyahat siteleri ise güvencesiz olduğunu yazıp rezervasyon yaptırmıyorlar.
Dünyadaki tüm şarj cihazlarının yerini gösteren haritaya göre Kerkük'te bir tane görünüyor. Oraya gittiğimde araç şarj cihazı yerinde belediye çöp kutusu vardı. Erbil ile Bağdat arasındaki 400 kilometrelik yolda tek bir tane bile şarj cihazı yok.
Saatlerce güzel fotoğraf çekecek yer aradım. Bulamadım. Kürtlerin elindeki Erbil ve Süleymaniye Bağdat'ın 20 sene ilerisine geçmişken; Kürt, Türkmen ve Araplar arasında paylaşılamayan Kerkük 1970'li yıllarda kalmıştı. Dünyanın en zengin petrol yataklarına sahip olmalarına rağmen, varlık içinde yokluk çeken Kerkük halkı, 2017'deki Kürdistan bağımsızlık referandumunda, %80 katılım ile %93 evet demişti. Her 20 kişiden 19'u, "Kürt bölgesine katılıp bağımsız Kürdistan'ın bir parçası olmak istiyoruz" oyu verdiği halde Türkiye ve Bağdat'ın girişimi ile buna son verilmişti. Kerkük ve tüm Kürt bölgesinde yükselen Türk düşmanlığının bununla ilgisi var mı bilmiyorum.
"Güzel bir yer bulamadım, bari Türkmen liderin Türkçe propaganda afişinin yanında fotoğraf çekeyim" dedim. Tam selfie yaparken, bunu gören bir asker objektifime bakıp PKK işareti yaptı. Türkmen liderin Türkçe propaganda afişi yerine, bir elinde İHA'ları düşüren ağır makineli silah tutan diğer eliyle zafer işareti yapan maskeli asker fotoğrafı çıktı.
"Kerkük pek güvenli bir yer değil galiba. Askerleri bile maske takıp PKK-zafer işareti yapıyorlarsa, vatandaş Türkiye plakalı aracı parçalasa kılını kımıldatmazlar" diye düşünürken Hizbullah lideri Nasrallah'ın posterlerini ve temsili tabutunu gördüm. Binlerce kişi slogan atarak İsrail'i protesto etmeye başladı. "Her ne kadar İsrail ile ticareti devam ettirdiysek de Erdoğan İsrail'e iyi laflar çakmıştı, bu gruptan zarar gelmez" diyerek protestocuların yanına gidip videolar çekmeye başladım. Kalaşnikoflu asker ve polislerin "bizi niye çekiyorsun len, yoksa sen Türk ajanı mısın" deme ihtimaline karşı basın olduğunu tahmin ettiğim devasa makinesiyle görüntü alan bir kişinin yanına gidip onun yanında videolar çektim. Her ne kadar gazetecinin çırağı gibi görünüp karizmayı hafiften çizdiysem de en azından geceyi rahat yatağımda geçiriyorum.
Bu arada bir not:
Fakirliğin adeta kadere dönüştürüldüğü, ölümün (şehitliğin) kutsandığı tüm geri kalmış toplumlarda olduğu gibi Kerkük'te de onlarca silahlı şehit-kahraman posteri gördüm. Milyarlarca dolarlık petrolün üzerinde yaşayıp fukaralıktan perişan haldeler ama meydana diktikleri heykel bile kalaşnikof taşıyor.
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
Tüm ifad
 
Bu yazı 114 defa okunmuştur.
YAZARIN DİĞER YAZILARI
FACEBOOK YORUM
Yorum