-
Tarık Sezai KARATEPE
Tarih: 02-02-2025 22:07:00
Güncelleme: 02-02-2025 22:07:00
Yurdundan yuvandan ayrı düşeli on altı takvim eskitmiştin. Bir sabah Bihaç’a snaypır kalleşliği dokununca için geçti birden, burkuldu yüreğin.
Durmam, duramam buralarda!
Emperyal Kıta’da haçlı artığı, fetihten kalan dostluğa kurşun sıkmış. Tito’nun gözdeleri, şimdi her biri bir katedralde, Vatikanlı Paul emriyle coğrafyama göz dikmiş, anı gözlüyorlar.
Kim bilir Drina, kaç şüheda kanıyla beslenecek, adına Şehitsu denecek bundan böyle.
Mostar Köprüsü, fethin hoşgörüsünü çoktan unutmuş… Hırvat sırtlanı, sırt dönmüş kapı bir komşusuna.
“Yok yok, bu acı yetişir. Bu şehirden gidiyorum” demiştin de, vurmuştun dağlara taşlara…
Aliya yüreği, Travnik’te sımsıkı sarmış bedenini Sladziç, Haris duruşuyla selamlamıştı çelikten iradeni. Goradze’de pusu atmış, Srebrenitsa’da, Ramallah hatırası sapanların piyade tüfeğine bırakmıştı nöbetini.
"Nerde bir acı varsa arar bulur"du seni. İkilemez, bedenin "Bir Dava İçin Kanatlanacak Ebabil" oluverirdi. Bir mayıs şafağında Tuzla’dan Zenika’ya, nihayet Banja Luka’ya durmak bilmeden elli bin metre yürümüş, nefessiz kalmıştın.
Çetnik’in, başına binler dolar koyduğu zulmün "başbelası" idin. Neretva’da köprü ayağına bağladığın bobin, sana rahmet, onlara azaptı. Ülke, adınla çalkalanıyor, "Uzaklardan Gelen Aslan Parçası" ününe ün katıyordu.
Cephede kazanmıştın, Masada kaybedersek buna kalp mi dayanır? demiş, "ilk atılan saftaki yüz atlı"yla helalleşmiş… bir teheccüd vakti Adriyatik’ten bindiğin gemi, suları yara yara Akdeniz’de ilerlerken, sen de ardına bakıp:
Güzel belde! Ahını yerde komadım. Gardaşlık hakkı için düştüm buralara. Şimdi babalar çocuklarına, "Bir garip Ukbe vardı, dedesi Nafi gibi denizaşırı sevgiyi düşürdü içimize.
Gün olur da bir nasipsiz, şoven hıncı aşılarsa körpe dimağlara, "Biz ötelerden gelen adamı biliriz, Saff Dört"ü özümsemiş yiğidi!" deyin de Nazi artığını ardına bakmadan yollayın eşiğinizden." desinler.
Cebelitarık’tan geçerken tayfalar, Moro’da Manila - Madrid çetesinin soykırımından yakınıyor, Mindanao yalnız, bir başına!” diyordu, biri ötekine.