-
Servet HOCAOĞULLARI
Tarih: 05-04-2025 16:40:00
Güncelleme: 05-04-2025 16:40:00
"ALIŞKANLIK" İKTİDARI
"İttifak" içinde "Cumhur" var mı?
İktidar ne zaman gider?
- Yatağını bulamayan Muhalefet -
Bugün Özgür Özel'in basın toplantısını izledim. Muhalif olan her seçmene saç-baş yoldurur cinstendi. Profil inanılmaz düşük ve adeta "Muhalefetin yalancı tanığı" gibiydi. Oysa Türkiye'de CHP ve muhalif partilerden çok daha güçlü, etkin ve plan yapan bir "Yeni sosyoloji muhalefeti" var ve Erdoğan bu asıl rakibi olan muhalefet sosyolojisine karşı tedbirlerin peşinde. Gelin beraber Erdoğan'ın kendine rakip gördüğü bu "Yeni sosyolojide halk muhalefeti"ni nasıl okuduğunu ve tedbir aldığını deşifre edelim.
*** 1) Erdoğan "Muhalefetinizi, benden vazgeçince; yapın!..." stratejisi uyguluyor.
Bu şu demek: Erdoğan muhalif hararetini (Kaynayan kazana su katmak gibi) kendi şahsı dışındaki bütün unsurları gerektiğinde muhalefete "adak" olarak verebiliyor. Buna belediye, meclis, teşkilat dahil. Yani daha açık ifade edeyim: Halkın muhalefet enerjisini kendi şahsı dışında bütün diğer seçeneklerde, yatakta akıtabiliyor/sakinleştirebiliyor. O nedenle kararı kendi şahsında odaklandırıyor. Doğal olarak Erdoğan halkın hafızasına şunu yerleştirdi: Beni rakiplerimle "Şahıs" olarak kıyasla! Benden vazgeçmeden önce; kime/şahsa karar verdiğini netleştir!... Ben gitmeye hazırım!.". 23 yıldır iktidarda kalma sebebinin orjinli budur. Halk birey/şahıs olarak Erdoğan ile kıyasladığında; henüz karar verdiği bir kişi bulmadı/bulamadı. İmamoğlu "beklenen" değil; aksine "bulamama kaldıracı" olarak tüketiliyor. Bu durum için "Tek Adam" veya "Halkın kişiye mahkum sosyolojisi" yaftası vurulamaz; aksine burada yaşanan şudur: "Halk "Lider değil siyasi programa bakarım!" kültürünü bir türlü benimseyemiyor.
*** 2) Erdoğan "İttifaksız" çalışmaz!
Erdoğan 23 yıldır "İttifak" stratejisini hiç elden bırakmadı. İstinasız tüm seçimlerde "Devlet ile İttifak halindeyim!" dilini kullandı ve belediyede, vekilde ona oy vermeyen seçmenlerin bile oyunu aldı. Cumhur İttifakı söz konusu bu ittifakın açıktan ilanından ibaret.
Erdoğan muhalif partilerin her türlü eylemini "Devlete hasar veren süreçler" olarak algılatmayı-göstermeyi becerdi. Muhalif partilerin zaten buna teşne/malzeme olacak çok özelliği hep var oldu. Muhalefetteki partilerin "Devlete-Kamuya" zarar vermeden; başı-sonu demokratik tamamlanan bir eylem-süreç oluşturamama beceriksizliği; Erdoğan'ın adeta politik konforu oldu.
*** 3) Erdoğan "İtiraz gelmedikçe; uzayan sözleşme" yönetimi kullandı.
Erdoğan'ı yasal ve sandık ile iktidarda tutan asıl stratejisi bu. Tıpkı "Taraflardan biri fesih etmedikçe; sözleşme yıl sonu yenilenmiş kabul edilir!" maddesi gibi; halk ile iletişiminde bu maddeyi politik anlaşma içeriğinde örgütleye bilme becerisidir. Bu maddede iki cümle var: "Ekonomide standart; dindarlıkta özgürlük".
Erdoğan'ın "CHP iktidarında ikisini de kaybedersin!" telkini hep tutmuştur. CHP'nin de bu iki konuda "Olağan şüpheli" olmaktan çıkamayışı, Erdoğan'ı kendisine mecbur bırakan bir kadraj oluşturmuştur. Erdoğan her seçimde "taraflardan biri sözleşmeyi fes etmedikçe; sözleşme yenilenmiş sayılır!" maddesinden beslenmiştir. Peki halk neden sözleşmeyi tek taraflı fesh etmiyor? Bunun nedeni çok net: Alışkanlık
*** 4) Erdoğan 2017'den beri oy kaybını unutturuyor!
Erdoğan'ın her defasında sonuç aldığı bir iletişim taktiği var: Mesajları unutturmak! Operasyonları zamana yayarak odaklıktan çıkarmak. Erdoğan halkın kendisine yönelttiği eleştirileri halktan daha fazla dillendirmek gibi bir "enformatik ters rüzgar" estiriyor. O nedenle prontor konuşmalarının çoğu "ana muhalefet" gibi bir dile sahip. Erdoğan "Farkındayım! Ayrılma!" telkini yapıyor.
Fakat halk yoruldu. Çok yoruldu. Ancak bu yorgunluğu "kitlenme/çareszilik/alternatifsizlik" durumuna sokan bizzat muhalefet partileri. Çünkü halk "Ekonomi ve Dindarlık" konusunda "seçeneksiz" kalmak istemiyor; Fakat muhalefetin tuhaf-bilinçsiz bir propagandası hiç bitmiyor: "Ekonomi de Din de Erdoğan iktidarında bozuldu!...". Oysa bu propaganda sadece Erdoğan'ın ömrünü uzatır!...
*** 5) Erdoğan kendisiyle yarışıyor; Halkı seyirci yapıyor!
Belki de Erdoğan dönemini kapatacak en riskli strateji bu: Erdoğan'ın kendisiyle yarışma ısrarı ve halkı seyirci pozisyonunda tutması. Ne de olsa 23 yıl!... Bu tarz öz güven getirebilir. Oysa halkın bir zaafı var: Tuttuğu takımın seyircisi olmayı sever; Fakat "Mecbursun!..." havası onu gerer. Arayışa girer. Özellikle Erdoğan rüzgarıyla gemisini yürüten bir kitlenin halka "Mecbursun!" mobingi yaptığı çok açık. Zaten halk da belediye başkanlarını ve vekillerini cezalandırmayı tercih ediyor. Ve Erdoğan'dan kendisinden sonraki şartları örgütlemesini bekliyor. Ve çok açık mesajı var halkın: " Yeni lider bakınmıyorum; fakat yeni bir yol haritasını özledim!...".
Unutmayalım: Hiç bir "yeni yol haritası" aldığı mesafeyi suçlayarak ne "yeni" olabilir ne de mesafe alabilir!...
AK Partinin 23 yılını toptan "Karanlık" gösterenin bu ülkede politik geleceği olmaz; hatta bunu yapanın "Karanlık iş birlikleri" var yaftası yer!..
Kuşkusuz; CB Erdoğan artık şunun farkında; Katedilmiş mesafenin ödülünü hep aldı; eski yolu tekrar ederek; eski yoldan söz açmakta ısrar ederek, yücelterek artık halkını İKNA edemez? Neden?
Çok basit bir nedeni var. Alışkanlık
Erdoğan
Bu yazı 292 defa okunmuştur. YAZARIN DİĞER YAZILARI
- Ak Parti İzmir'i Neden Alamıyor?
- "KAPALI DEVRE" TEŞKİLAT RAPORU
- SEÇMENİN GÖZLERİ NE ZAMAN DOLAR!...
- Büyük Tuzak
- Bölgesel Güçler Dönemi
- ÇAĞRIMIZI YAPIYORUZ:
- BOYKOT BİR "İKNA" KRİZİ Mİ?
- Partileri "Örgüt" gibi konuşturtan kim?
- Bölgesel Güçler Dönemi
- SANDIK NEDEN CB SEÇİMİ İÇİN İSTENİYOR!
- CHP HUKUKA "FRANSIZ" KALACAK MI?
- CHP "POLİTİK CENAZE TÖRENİ" DÜZENLEDİ
FACEBOOK YORUM
Yorum