-
Şenay TEK
Tarih: 21-03-2025 19:38:00
Güncelleme: 21-03-2025 19:38:00
Yıllarca bu millete Ajitasyon yaparak, yalan tarih öğretmeye kalktılar...Halada aynı yalanları ısıtıp ısıtıp temcit pilavı gibi önümüze sürmeye devam ediyorlar...
Neymiş efendim.. İstiklal Marşı yazılırken hem Mehmet Akif Ersoy'un hem de o dönemin milletvekillerinin sırtlarında paltosu..üstlerinde takım elbiseleri yokmuş..
Yersennnn....
Bunun yalan olup olmadığını anlamanın en güzel yolu belgelere bakmak...Gelin bakalım..
Evet..
23 Nisan 1920´den sondaki milletvekili maaşlarına bi bakalım dedik...Aaaaa. .Ne görelim...Hepsinin maaşı, öğretmen maaşından azmış..öğretmenler ve çiftçiler padişah gibi yaşarken, milletvekillerinin açlıktan ağzı kokarmış...
Çok garibanlarmış...
Yav heee heee çok garibanlarmış...Öyle garibanlarmışki,
Meclis´in açılışının üzerinden 5 ay bile geçmeden Büyük Millet Meclisi toplanmış..düşünmüş taşınmış..
"Halk her gece evinde pirzola biftek yerken,Biz garibanlar açmı yatalım...?" demişler..., maaşlarında düzenleme yoluna gitmişler...
5 Eylül 1920 tarih ve 18 Sayılı Nisab-ı Müzakere Kanunu ile yıllık ödenek 1.250 liraya çıkmış... Yolluk ödeneği ise 40 lira imiş... Meclise devam edenlere ayrıca aylık 100 lira ödenek verilmesi kararlaştırılmış...
Bittimi...
Bitmediiii....
17 Şubat 1921´de 98 Sayılı Kanun ile aylık 100 lira olan ödeneklerin 200 liraya çıkarılması kararlaştırılmış...
Bu sırada memur maaşları ise hâlâ 9 Mart 1916´da çıkarılan kanuna göre aylık 40 lira olarak ödenmeye devam etmiş... Yani maaşları dışında sadece Meclis´e devam ettikleri için aldıkları ödeneğin bile memur maaşının kaç katı olduğunu varın siz hesabedin..
Durun daha bitmediiii....
16 Ekim 1922 tarih... ve 272 Sayılı Kanun ile de yolluklar düzeltilme yoluna gidilmiş...Yolluklar100 lira üzerinden hesaplanmaya başlanmış...
Durun daha bitmediiiii....
Birinci Meclis, görev süresini tamamlamadan bir adım daha atılmış... 8 Mart 1923´te 315 Sayılı Kanun ile bir düzenleme yoluna daha gidilmiş.... 1Yıllık ödenekte küçükcük..mini minnacık bir artırım daha yapılmış....Veeee... 1.250 lira olan ödenek 2.400 liraya çıkarılmııışşşş...
Şimdi gelelim ikinci meclise...İkinci Meclis´in yeni üyeleri göreve başladıktan kısa bir süre sonra ne yapmış biliyor musunuz...? O azıcık maaşlarla evlerine süt götüremediklerini fark etmişler... veeee 23 Şubat 1924 tarih... ve 421 Sayılı Kanun ile bu defa 2.400 lira olan yıllık ödenekleri 3.600 liraya yükseltmiiişleeeerrrr....
1924´te bir Reşat altının fiyatı 5.3 lira imiş... Memur maaşının 2.5 katı tutarındaki aylık ödenekleri katmazsanız sadece yıllık maaşla 680 Reşat altını alınabiliyormuş.... milletvekillerinin ne kadar fakir olduklarını Varın Siz hesap edin...
Meclisin kendi üyelerini usulsüz bir şekilde seçtiğinide göz önüne alırsak, Yeni devletin bu yolla hem kendi aristokratlarını... hemde kendi zenginlerini oluşturduğunu bal gibi anlarız... yakın zamana kadar mecliste olan milletvekillerinin ve bürokratların geçmişlerine baktığımızda da, 1900'lerin başındaki aristokratların, yazarların çizerlerin izlerini ve akrabalık bağlarını görürüz..yani Lokomotif yenilense bile,rayları döşeyenler makas dahi koymamış ki; tren farklı bir güzergaha girsin...Bugün de milletvekillerimiz halktan daha fakir(!)
Halk demişken aklımıza geldi... milletvekilleri bu durumdayken Halk ne durumdaydı... Bir de ona bakalım...
7 Ağustos 1921´de yürürlüğe giren Tekalüf-ü Milliye (Milli Yükümlülük) gereğince halk elindeki yiyecek, giyecek ve araçlarının yüzde 40´ını... hayvanlarının 5´te birini devlete bağışlamakla mükellefmiş... Bunun dışında her aile bir askeri giydiriyormuş... yani halkın 2 donu yan yana gelemezken, milletvekilleri... yazarlar çizerler...aristokratlar, değil palto.. çocuklarına süt bile alamıyorlarmıııışşş..
Şaka şaka lan...
Evet..o dönemde birilerinin sırtında palto..ayağında çarık yokmuş...Ama bu kişiler ittihat ve terakkicilerden oluşan milletvekilleri değilmiş...Gariban halkmış...Yani Milletvekillerinin değil...milletin sırtında bırakın paltoyu...Bizzatihi k..çlarında donu yokmuş..Aslında Şimdi de durum pek farklı sayılmaz...Yıl olmuş 2025..Hâlâ meclisimizde,belediyelerimizin makam koltuklarında bir tane bile fakir millet vekilimiz, belediye başkanımız yok..Hepsinin geçmişten gelen bir zenginliği veya bir göbek bağı var.. ve kendilerindeki bu göbek bağınıda çocuklarına torunlarına bırakıyorlar..Bir çoğu ekmeğin fiyatını bilmiyorlar..Ama haklarını yemeyelim, millete vekillik yapamasalarda, maaş artışlarında kendilerine fena kıyak geçiyorlar... Halk mı..? Onları sormayın...Onların durumu hep aynı...Sırtlarında samur kürk..Ellerinde banka çantası...Midelerinde her daim pirzola biftek devam...Tek eksikleri var.. İstiklal marşı yazamıyorlar..Birde meclise giremiyorlar...Vatan savunmasında iyiler..Ama bir türlü masada ve mecliste olamıyorlar... Bugüne kadar düzenli hiç değişmedi... Bundan sonra değişir mi..? Sanmam...Ve bilmem...
Konuşacak yazacak çok şey var..Ama neyseki toprağın altı var... şimdilik diyeceklerim bu kadar...