-
Prof. Dr. Abdullah ÜNALAN
Tarih: 27-02-2025 14:14:00
Güncelleme: 28-02-2025 10:38:00
MEALİZM FİTNESİ-2
‘İzm’ İngilizce’de bir ek olup sonuna geldiği kelimeyi ‘bir akımın, bir fikir yumağının adı haline dönüştürür.’ Bu bağlamda Mealizm, ‘Mealcilik, Mealciliği savunan fikir, akım’ demektir. Terim olarak Mealizm, ‘Kur’ân meali bize yeterlidir; hadîs ve müctehidlerin ictihadlarına uymak şirktir’ düşüncesini savunmaktır. Bu sebeble bu akımı savunanlara ‘Mealci/ler’ denir.
Mealciler özellikle sosyal medya üzerinden gençler için büyük bir tehlike oluşturmaya başlamış; bir örgüt sistematiğiyle bulaşıcı bir hastalık gibi Ehl-i Sünnet itikadını ve mensuplarının samimi inançlarını bozmaya, çürütmeye başlamış hale gelmişler. Bu tehlikenin öncülük ve temsilciliğini yapanların başında maalesef İlahiyatçı veya İlahiyatçı geçinenler bulunmaktadır. Bazıları açıktan, bazıları takiyye yaparak sinsi bir şekilde Mealcilik adı altında İslam’ın ittifakla ikinci kaynağı olan hadîsleri inkâr etmektedir. İnkâr rezalet ve tehlikesi o boyuta varmıştır ki, İlahiyatçılar bir yana, ‘hadîs’ kavramını bilmeyecek derekede olan cahillere kadar inmiştir.
Kimse uzun süre ihtisas yapmadan sadece Türkçe kitapları okuyarak doktorluk; inşaatla alakalı Türkçe kitapları okuyarak mühendislik veya hukuk kitaplarını okuyarak avukatlık, hakimlik taslamaya kalkışmazken, üç-beş tercüme dinî eser okuyan müctehid olmaya, Kur’ân-ı Kerîm’i yorumlamaya kalkışmakta ve alanları olmadığı halde İslam’ın temel iki referansından biri olan Rasûlullah (s)’ın hadîslerini hayasızca inkâra kalkışmaktadırlar.
Mealizm, İslam ve Ehl-i Sünnet’e karşı üç özellikle tehlike teşkil etmektedir:
1. Ayet okuyarak Kur’ân-ı Kerîm’i kendilerine kalkan yapmaları. Kur’ân’ın mesajlarını çarpıtarak kendi sapık düşünceleri doğrultusunda yorumlayıp tercüme (meal) ettikleri ayetlere dayandırmaları.
2. Takiyye yaparak ‘Gerçek İslam’ı savunma kamuflajı altında insanlara yaklaşmaları. Bir anlamda, ‘Mü’minlerle karşılaştıkları vakit (biz de) iman ettik (Müslümanız) derler. Şeytanlarıyla (taraftarlarıyla) başbaşa kaldıklarında ise: ‘Biz sizinle beraberiz, biz onlarla sadece alay ediyoruz’ derler.’
3. Hadîsi inkâr edenler Yahudi, Hıristiyan, komünist olsalar onlara karşı koymak kolay olacaktır. ‘Gayr-i Müslim’dir gözüyle bakılır ve ona göre tavır alınır. İnkârcılar İlahiyatçı, imam, müezzin, musalli, Kur’ân okuyan, ‘mücahid’ kılığında yaklaşmaları ve İslam’ı içten, sinsice yıkmaya çalışmaları mü’minlerin ferasetinden kaçmaktadır.
Üstad Bediüzzaman bu tehlikeyi şöyle ifade etmektedir:
‘Eskiden tehlikeler hariçten gelirdi; onun için mukavemet kolaydı. Şimdi tehlike içeriden geliyor. Kurt gövdenin içine girdi. Şimdi mukavemet güçleşti. Korkarım ki cemiyetin bünyesi buna dayanamaz. Çünkü düşmanı sezemez. Can damarını koparan, kanını içen en büyük hasmını dost zanneder. Cemiyetin basiret gözü böyle körleşirse, iman kalesi tehlikededir. İşte benim ıstırabım, yegâne ıstırabım budur.’
Tarih boyunca İslam dıştan ziyade içten yıkılmaya çalışılmıştır. Dıştan gelen saldırılar fazla zarar veremediği tecrübeyle görüldüğünden, İslamî kisve altında, İslam ve Kur’ân kalkan yapılarak sürdürülen sinsi entrikalarla içten tahribat yapılmıştır. Doğrudan Kur’ân’a saldırmanın amaçlarına ulaştırmayacağını anlayanlar, Kur’ân’-ı Kerîm’i ön plana çıkararak, en sağlam hadîs kaynaklarımızı problemli gösterme yol ve metoduna başvuruyorlar ki hadîsi inkâr da bu tahribatlarındandır.
Bu ciddi tehlikeye karşı Müslümanları uyarmak, tahribatlarının içyüzünü deşifre etmek her akl-ı selim sahibi Müslüman’ın sorumluluğudur. Bu sorumluluk bilinciyle bu yazılarımızda, İslam’a, Ehl-i Sünnet’e ve ‘Müslüman’lara ciddi bir tehdit ve tehlike teşkil eden Mealciliği ve Türkiye’deki belli-başlı Mealcileri tanıtmaya çalışırken Siirt’teki temsilcileri ve çalışmalarıyla ilgili de el verdiğince bilgi paylaşmaya gayret ettik.
Çalışmamızda objektif hareket etmek sorumluluğumuzun bir gereğidir. Hiçbir mealci ile şahsî bir husumetimiz olmadığı gibi herhangi bir şahsı kötülemek de amacımız değildir. Tek amacımız, batılı deşifre edip hak ve hakikati ortaya koyarak itikadımızı ve insanımızı bu tehlike karşısında uyarmak ve inançlarını korumaya çalışmaktır. Bunu yaparken rencide olanlar çıkarsa, ‘bizi değil kendilerini kınasınlar.’
ME
[1] ‘Meal’, ‘Kur’ân-ı Kerîm’in kısa tercümesi’ne verilen özel bir isimdir.
[1] Bakara, 2/14.
[1] Tarihçe-i Hayat/İsparta Hayatı.