içerik yükleniyor...Yüklenme süresi bağlantı hızınıza bağlıdır!

AKTÖR TÜRKİYE

‘Türkiye Yüzyılı’nı yaşıyoruz. Yani, yüz yıl boyunca bütün dünya Türkiye’nin başarılarını, sosyal huzur ve gelişmişliğini, dünyaya örnekliğini ve dünyaya yön veren etkinliğini konuşacak. 
‘Türkiye Yüzyılı’ olmak iddiasında bulunmak, geleceğe yönelik bir perspektif, bir vizyon, bir ülkü ve hedeftir. Bunu Türkiye için dillendirmek ve böyle bir hedefi koymak siyasî yöneticiler açısından önemli bir olgudur.  Bu, dünya arenasında büyük güç; küresel siyasetin belirleyici aktörlerinden biri olmak demektir. 
İran-İsrail çatışmasında ABD’nin nasıl bir güç ve dünya siyasetinde nasıl etkin bir aktör olduğunu bütün dünya gördü. ABD, İngiltere, Fransa, Almanya…gibi günümüzün en güçlü ülkelerine talimat vererek kendi emellerinde kullanmakla İsrail de dünyanın en süper gücü olduğunu, çağa damgasını vurduğunu, 22 000 km. karelik bir toprak parçasında, beş-altı milyonluk nüfusuyla başta İran olmak üzere iki milyarlık İslam dünyasına nasıl diz çöktürdüğünü dünyaya ispat etti.
Bir ülkenin ‘Yüzyılı’ olması için iki temel faktör gerekir:
1. Bağımsız olmak. Türkiye bağımsız mı? Hayır.
Eğer hala, yıllar önce parasını verdiği halde F35 uçakları peşinde koşuyorsa, Eurofighter uçaklarını almak için AB ülkeleri arasında mekik dokuyorsa bağımlı demektir. 
Ürettiği uçakların motorunu hala Kanada’dan, Ukrayna’dan alıyorsa bağımlı demektir.
Aldığı önemli kararlarda ABD’nin…ağzına bakıyorsa bağımlı demektir.
İki yıldan beri Gazze’de soykırım yapılırken, en kutsal üçüncü mabedi insanlık düşmanı Siyonistlerin işgali altında olup sesini çıkaramıyorsa bağımlı demektir… Bağımlı bir ülke, dünya siyasetinin etkin faktörlerinden biri olamaz.
2. Bu programı uygulayacak uzun vadeli karakterli ve güçlü siyasî kadro. Var mı böyle İstikrarlı, dirençli, cesur, kararlı, becerikli bir iktidar kadrosu? Yok. Bu sadece Sn. Erdoğan ile mümkün mü? Hayır. Sn. Erdoğan da ölümlüdür. Yarın gitmesi halinde AKP diye bir parti ve iktidar kalmayacaktır. Hangi siyasî karakterli kadroyla bu program uygulanacak? Sn. Erdoğan’ın şahsı dışında bugün de böyle bir siyasî kadro yoktur.
3. Ana hat ve ilkeleri belli, gerçekçi program. 
AKP’ce hazırlanan ‘Türkiye Yüzyılı’ programının içeriğinde Türkiye’nin güvenliğinden dış politikasına, uzay çalışmalarından savunma sanayiine, ekonomik büyüme hedeflerinden kalkınma projelerine kadar onlarca başlık ve açıklamalar var. Ama bunun ekonomik olarak temellendirilmesi var mı? Hayır. Masa başına oturulmuş ve habire ütopik bir kafayla birileri tarafından yazılmış. 
Bu bağlamda Türkiye’nin var mı böyle bir gerçekçi bir programı? Yoktur.
Olabilmesi için bu programın uygulanmasına uygun güçlü, sağlam ve kırılgan olmayan bir ekonominin olması gerekir. Türkiye’nin var mı böyle bir ekonomisi? Yoktur.
20, 30, 40 yıl devletine hizmet etmiş ve emeklisi ve ailesine bir ay boyunca 16. 881 Tl.nin verildiği bir ülkenin sağlam ve güçlü bir ekonomisi olabilir mi? 
Reel enflasyon %75’lerde iken milyonlarca işçi ve memuruna %16 zam yapan bir ekonominin güçlülüğünden bahsedilebilir mi?
Ülkemizde açlık sınırı 24. 035 Tl.; yoksulluk sınırı 78. 292 Tl. iken emekliye 17 000 veren, 30-40 yılını okumak ve araştırmakla geçiren ve halen çalışan bir profesöre 90 bin Tl.; emekli olması halinde yoksulluk sınırının altında maaş veren bir devletin ekonomisi güçlü olabilir mi?
Geliri sadece zam üstüne zamdan olan; üretildiği ülkede 400 bin Tl.’ye satılan bir otomobile bir kalemde 700 bin TL zam yapıp vatandaşına 3 milyona satıp 2 600 bin Tl. vergi alan bir ülkenin ekonomisiyle nasıl dünyanın etkin aktörlerinden olunabilir?
‘Uluslararası Büyük güç’ olmak, kendi öz kaynaklarına dayanmak, kendi kendine yetmek ve kendi kararlarını kendisi alabilen devlet demektir. Sistemin gerçek aktörleridir. 
Bunu sinesine çeken bir halk bunu hakkediyor mu? Evet hakkediyor.

Bu yazı 449 defa okunmuştur.
YAZARIN DİĞER YAZILARI
FACEBOOK YORUM
Yorum