içerik yükleniyor...Yüklenme süresi bağlantı hızınıza bağlıdır!

Unuttuğumuz Bir Nimet: UNUTMAK

“Hafıza-ı beşer nisyân ile mâluldür”  diye bir söz vardır. "İnsan hafızasının eksikliği unutkanlığıdır" veya bir başka söyleyiş ile "Unutkanlık insanlık halidir" anlamında kullanılan bir özdeyiş.

Unutmak, aslında hayatımızı kontrol etmemizi ve yönetmemizi sağlar. Beynin savunma mekanizmalarından biridir unutmak. Bizim için nelerin önemli veya önemsiz olduğu gerçeğiyle yüzleştirir. Yaşadığımız anı daha bilinçli yaşamamızı, geleceğe ona göre hazırlanmamızı gösteren bir tablo olarak da düşünebiliriz. Hele hayatın içindeki acı olayların deneyimlerini birer ders olarak anlamlandırmamıza kaynaklık eder.

Unutmanın istenmeyen ve insanı rahatsız eden bir eksiklik olarak değerlendirenler olsa da aslında unutmanın sayısız yararları olduğu gerçeğini dikkate almazlar.

Hiç düşündük mü acaba… Yaşadığımız onca acı, sıkıntı, dert, keder, hasretin belleğimizde her an canlı durduğunu varsayalım. Hayat çekilmez olurdu. Bize kötülük yapan birine karşı duyduğumuz kin ve öfkenin bizi ne hale getireceğini biz bile tahmin edemeyiz unutmazsak.

Beynin sadece öğrenme değil, aynı zamanda unutma organı olduğunu bilmek gerekir. İnsan yaşamını devam ettirebilmek adına anlık heyecan, sevinç, üzüntü gibi kendisine yaradılıştan eklenen özellikleri yaşayabilmek için unutmak zorundadır. Yani unutmak beşer için büyük bir nimettir.

Unutkanlığın bir de tıbbi yönü de var elbette. Günümüzde unutkanlığı arttıran birçok faktör söz konusudur. Bu elbette bir araştırmayı gerektiren bir konudur ama bazılarını şöyle sıralamak mümkündür.

Çağımızın hastalığı diye de adlandırılan stres ve buna bağlı gelişen bir takım depresyonlar.

Hayatın yoğun koşuşturması içerisinde, ekonomik, sosyal ve ailevi sorunlarla içiçe geçen bir yaşamda dikkat eksikliği önemli bir yer tutar. Haliyle bu tür sorunlar beraberinde kaygıyı getirir ve unutkanlığa önemli bir zemin oluşturur.

Tıbbi tedavi gerektiren anemi, kan şekeri değişiklikleri, vitamin eksiklikleri, tiroid hastalıkları gibi rahatsızlıklar da başlıca etkenlerdendir.

Asla unutmamamız gereken hususlar da vardır.

Nerede olursak olalım Allah bizimle beraberdir ve yaptığımız herşey kayıt altına alınmaktadır ki kıyamet gününde elimize tutuşturulacaktır. “Her insanın yaptığı işleri boynuna astık, kıyamet günü de apaçık yazılmış bir kitap olarak meydana çıkaracağız onları, herkes, ne yapmışsa hepsini o kitapta yazılmış bulacak.” (İsra:17/13)

“Allah, hiç kimseye güç yetireceğinden (kapasitesinden) başkasını yüklemez. (Herkesin) Kazandığı (iyilikler) lehine (kendi hayrına ve menfaatine), kazandırdıkları (veya sebep oldukları kötülükler ile, ona haksız şekilde kazandırılan şeyler ise) kendi aleyhine (zararına ve şer hanesine)dir. "Rabbimiz, unuttuklarımızdan veya (bu Kur’an’a, akla ve vicdana dayanarak vardığımız kararlarda ve içtihatlarımızda hataen) yanıldıklarımızdan dolayı bizi sorumlu tutarak azarlayıp cezalandırma! (Ey) Rabbimiz; (hadlerini aştıkları ve azıp şımardıkları için) bizden öncekilere yüklediğin gibi, bize de ağır (sorumluluklar) yükleyip (bizi bunaltma! Ey) Rabbimiz, kendisine güç yetiremeyeceğimiz şeyi bize taşıtma! Bizi affet. Bizi bağışla. Bizi esirgeyip acı! Sen bizim Mevlâ’mızsın. Kâfirler topluluğuna karşı bize yardım et. (Nusret ve muvaffakiyet verip zafere eriştir.” (Amin.)" Bakara:2/286

Nursi ÜNALAN

nursiunalan@hotmail.com

Bu yazı 12552 defa okunmuştur.
YAZARIN DİĞER YAZILARI
FACEBOOK YORUM
Yorum