içerik yükleniyor...Yüklenme süresi bağlantı hızınıza bağlıdır!

Hayatın Kıymetini Bilmek

Hayatın Kıymetini Bilmek

Hayat, insana emanet edilen en değerli sermayedir. Her nefes, her gün, her an; geri gelmeyecek bir nimettir. Rabbimiz, bize bu ömrü boş yere değil, hikmetle, imtihanla ve güzelliklerle donatarak vermiştir. Ancak çoğu zaman insan, sahip olduğu bu nimetin farkına ancak onu kaybettiğinde varır.

Kur’ân-ı Kerim’de, “Sonra o gün, nimetlerden mutlaka sorguya çekileceksiniz.” (Tekâsür, 8) buyrularak bize verilen her şeyin hesabının sorulacağı hatırlatılır. Hayat da bu nimetlerin en büyüğüdür. Çünkü hayat varsa umut vardır, tövbe vardır, sevap kazanma fırsatı vardır. Ömür tükenince bütün bu kapılar kapanır, sadece yaptıklarımızın karşılığı kalır.

Peygamber Efendimiz (s.a.v.) buyurur:
İki nimet vardır ki insanların çoğu onların kıymetini bilmez: Sağlık ve boş vakit.” (Buhârî, Rikâk, 1)
Ne kadar da hikmetli bir uyarı… Sağlıklıyken şükretmeyi, boş vaktimiz varken ibadeti, sevdiklerimiz yanımızdayken sevgiyi çoğu zaman erteleriz. Oysa her yeni gün, bize verilen bir fırsattır; yeniden yönelmek, yeniden sevmek, yeniden Allah’a yaklaşmak için.

Yaşlı bir adam, ömrü boyunca mal ve servet peşinde koşmuştu. İbadetlerini hep “emekliliğe” bırakmış, “Biraz daha kazanayım, sonra kendimi Allah’a adayacağım” der dururdu. Bir gün ansızın rahatsızlandı. Hastane yatağında, nefesi daralırken dudaklarından şu söz döküldü:
“Keşke… Keşke bir günüm daha olsaydı da, secdeye varabilseydim.”
Ama o gün gelmedi. Ömrü, beklemediği bir anda sona erdi.
İşte o anda anladı ki, hayat biriktirilen mallarla değil, Allah’a yönelen kalple değerlidir.

Bununla ilgili aşağıdaki âyet-i kerime bu durumu en veciz şekilde aktarıyor:

“(Nihayet) onlardan birine ölüm geldiği zaman der ki: ‘Rabbim! Beni geri gönder.
Tâ ki, terk ettiğim dünyada salih amel işleyeyim.’ Hayır! Bu, onun söylediği boş bir sözden ibarettir. Onların önünde diriltilecekleri güne kadar bir engel (berzah) vardır.”

(Mü’minûn, 23/99–100)

Bu ayet, hayatın kıymetini bilmeyen, ömrünü gafletle geçiren insanların son pişmanlığını anlatan en çarpıcı örneklerden biridir.
Aslında Rabbimiz bu sözle bize şunu öğretir:
“O fırsat, şimdi elindeyken değerlidir. Ölüm geldikten sonra artık dönüş yoktur.”

Hayatın kıymetini bilmek, sadece uzun yaşamak değil; yaşadığımız ömrü anlamlı kılmaktır. Allah’ın rızasını gözeterek geçirilen bir gün, boş heveslerle dolu yıllardan daha değerlidir. Bir yetimin başını okşamak, bir gönlü onarmak, bir kul hakkından sakınmak... İşte asıl ömrü bereketlendiren şeyler bunlardır.

Bir gün bir bilgeye sormuşlar:
“Hayatın değeri nedir?”
Bilge, bir bardak su istemiş. Ardından da nefes nefese kalmış bir yolcuya dönüp demiş ki:
“Şimdi bu suyu içmek için tüm servetini verir misin?”
Adam, “Evet” demiş, “Susuzluktan yanıyorum.”
Bilge gülümsemiş: “Öyleyse bir bardak su kadar değerli olan şu hayata, neden bu kadar hoyrat davranıyoruz?”

İşte ömür de o bardak su gibidir; insan yaşarken fark etmez ama bir gün susuz kaldığında kıymetini anlar.

Bazen küçük bir an, insanın bütün hayatına yön verir. Bir kelime, bir duâ, bir iyilik... Allah katında nasıl bir karşılık bulacağını bilemeyiz. Bu yüzden her anı, bir rahmet fırsatı olarak görmek gerekir. Zaman geçer, yıllar erir, ömür biter; ama Allah için yapılan hiçbir şey zayi olmaz.

Hayatın kıymetini bilmek; şükürle yaşamak, tevazu ile yürümek, kalbi kirletmemek, gönlü diri tutmaktır.
Her sabah uyandığımızda “Bugün de Allah bana bir gün daha verdi” diyebilmek, o günü anlamlı kılmanın ilk adımıdır.

Unutmayalım ki, ömür bir nehir gibidir; sessizce akar ama bir gün mutlaka denize kavuşur. O deniz, ebedi âlemdir. Bu dünyada nasıl bir hayat sürdüysek, orada onun meyvesini göreceğiz.

Rabbim bize, ömrümüzün kıymetini bilenlerden, her nefesini şükürle dolduranlardan olmayı nasip eylesin.
“Her nefes, yeniden dirilmenin bir vesilesi olsun.”

                                                                                                                                                                                  Nursi ÜNALAN

                                                                                                       nursiunalan@hotmail.com

 

Bu yazı 6107 defa okunmuştur.
YAZARIN DİĞER YAZILARI
FACEBOOK YORUM
Yorum