-
Nursi ÜNALAN
Tarih: 30-03-2025 01:02:00
Güncelleme: 30-03-2025 01:02:00
Alemlerin Rabbi olan Allahımıza hamd, Rasulü Muhammed Mustafa Sallallahu Aleyhi Veselleme salat ve selâm olsun.
Hicri 1446, miladi 2025 yılı mübarek Ramazan ayını da geride bırakarak Ramazan Bayramına ulaştık. Öncelikle bu kutlu mevsime ulaştıran, Kur’ân iklimi Ramazan ayından nasiplenmeyi ikram eden Rabbime sonsuz şükürler olsun. Rabbim daha nice bayramlara sıhhat ve afiyetle erişmeyi nasip etsin hepimize.
Bayramlar her toplumun ortak değerlerini ve yaşantısını simgeleyen özel günlerdir. Birlik ve beraberliği, barışma ve kaynaşmayı yansıtır. Farklılıkları, kırgınlıkları, dargınlıkları bitirir, uzaklıkları, zıtlıkları azaltır. İnsanları birbirine yakınlaştırır, muhabbeti artırır, gönül hoşluğu sağlar. Toplumsal kaynaşmayı sağlayan en önemli değerlerdir. Hele dini motifi olan bayramların önemi daha da belirgin olarak ortaya çıkmaktadır.
Hatırladığımdan beri ağız tadıyla denilecek bir kıvamda bir bayram yaşadığımı hatırlamıyorum. Her bayramın bir acı tarafı olmuştur. Bu bayramın en çok kalbimi dağlayan tarafı şüphesiz Gazze’deki kardeşlerimin bir buçuk yılı aşkın süredir Siyonist işgalci rejimin görülmemiş zulmü altındaki dramları. Lânet olsun Siyonist rejim ve işbirlikçilerine. Lânet olsun o zalimlere destek olanlara. Yazıklar olsun sessiz kalan ve ancak “kınayarak” bir iş yaptığını zanneden ve başka da bir şey yapmayan ABD/AB güdümündeki sözüm ona Müslüman ülke yöneticilerine.
Nedense buruk bayram sevincimin üstünü hep hüzün kaplamıştır. Kişisel dert ve sorunlarımdan değil bu burukluk. Genellikle de İslâm coğrafyasındaki dert, çile, göç, kan, gözyaşı, zulümler hemen her bayramımızı gam ve kedere boğmuştur. Ama inatla ve asla ümidimizi kaybetmeden yeni bayramlara yelken açmaya devam etmişizdir. Bu bayram olmadıysa önümüzdeki bayramda gerçek anlamda yüzler gülecek elbette dedik, diyoruz, demeye devam edeceğiz. Biz asla Allah’ın sonsuz rahmetinden ümidimizi kesmeyiz. Kendi çapımızda da olsa üzerimizi kaplayan hüzün perdelerinin üzerini umut perdeleriyle örter, kapatırız. Rabbimize sığınırız. Gelecek bayramlara bizi kan, gözyaşı olmadan, Müslümanların birbirlerini değil katlettiği; birinin ayağına diken batsa diğer tüm Müslümanların acı çektiği gerçek bayramlara ulaşmanın temennisiyle umudumuzu kaybetmeden beklemeye devam ederiz. Şüphesiz asıl bayramı sonsuz hayatımızda sonsuzluk sayısıyla tadacağımızdan şüphemiz yok ama son asrın nesli olarak bu dünyada da tasavvur ettiğimiz anlamda bayramlar tatmak isteriz.
Evet bayramlar umuttur.
Bayramlar güzelliktir.
Bayramlar şenliktir.
Eski bayramların tadı-tuzu kalmadı söylemini, “nerede o eski bayramlar” sözünü sıkça duyarız. Gerçekten de eskiden insanlar bayramları bir buluşma, ziyaret, yardımlaşma gibi saiklerle kutlarlarken günümüz insanı bayramları kişisel fırsatlar olarak değerlendiriyor. Tatil yaparak, seyahate çıkarak bayram süresini kendince değerlendiriyor. Halbuki bireysel egolar bu şekilde kısa süreliğine tatmin olsa da kaybedilen sevgi, aile sıcaklığı gibi duygulardan mahrumiyetin faturası ruh ve duygu dünyasında olumsuz kalıcı izler bıraktığının farkında bile olmuyor.
Bayramlar salt tatil günleri değildir. Bayramlar kardeşlik, dostluk ve akrabalık bağlarının güçlendirildiği, güçlendirilmesi gerektiği günlerdir. Bayramlaşmak aynı zamanda dinimizin kutlamamızı emrettiği bir ibadet olduğu gerçeğini de unutmamak gerekir.
Biz de bu duyguyla bayramınızı tebrik ediyoruz. Her zamanki güzel dilek ve temnnilerle Rabbimize niyâz ediyoruz: Allahım! Bize ümmet-i Muhammed’in bayramları bayram gibi kutladıkları bayramları bir an evvel yaşat.
Sevgiyle, saygıyla…
Nursi ÜNALAN