-
Muhammed Nur ANBARLI
Tarih: 06-05-2025 13:21:00
Güncelleme: 06-05-2025 13:21:00
Geçtiğimiz günlerde gazeteci Cüneyt Özdemir, televizyon yayınında çok ilginç bir gözlemini aktardı: Şöyle dedi:
“Öyle tuhaf birliktelikler var ki! FETÖ’cünün bir tanesi, FETÖ’cü bir fare, bir tane yalan atıyor.. Oradan Erdoğan karşıtı bir tane solcu, öbür taraftan bir tane laik abla, kuyruğuna takılıyor. Siz nereye gidiyorsunuz, bu halayın başı kim, sonu kim, yönü ne? Bir bakın Allahaşkına! Neyini re-twitliyorsunuz! O kadar kolay manipüle ediliyorlar ki bu insanlar. Hayret edici. Şu twiti bırak ondan önce, aktarım yapılan site bir defa FETÖ’cünün sitesi. Adamlar o kadar büyük yalanlar atıyorlar ki! İzlerken gülüyorum. Sosyal medyada Erdoğan düşmanlığı olsun da, FETÖ’cü de olur, PKK’da olur.. ben herkesin peşine takılırım kafasında... Yahu bir bakın halay başı kim, sizi nereye götürüyor!?”
Cüneyt Özdemir’in yaptığı bu gözlem yeni bir durum değil. FETÖ’nün bir terör örgütü olarak ilan edilme ve tasfiye edilme sürecinden itibaren başlayan bir dezenformasyon, etki-ajanlığı, manipülasyon ağı var ve çok yoğun çalışıyor. FETÖ çok hızlı bir şekilde bütün muhalefeti domine eder hale geldi. Sürekli iktidarla ilgili, Erdoğan’la ilgili yalan veya çarpıtmalar yaparak servis ettiler, bu servis ettikleri dezenformasyon ürünleri sosyal medyada, bütün muhalifler tarafından şehvetle beğenildi ve paylaşıldı. Böylece FETÖ’nün ağına bilerek ya da bilmeyerek düşülmüş oldu.
FETÖ’nün muhalefet üzerindeki etkisi hâlâ sürüyor. Muhalefetin dile getirdiği argümanların hemen hemen tamamı FETÖ’cü argümanlar. Veya FETÖ’cülerin hazırladığı dezenformasyon dosyaları.
İlginç olan bir başka husus, bunu net şekilde tesbit ettiğimiz zamanlarda bazı muhalif kişiler iki şekilde itiraz ediyorlar:
1) Benim eleştirim ile FETÖ'nün eleştirisi aynı ise benim suçum ne?
2) Siz de herşeye FETÖ diyorsunuz!!
İkinci itiraz da bir FETÖ propagandasının uzantısı.
Ama birinci itiraz ile ilgili mühim bir husus söyleyeceğim:
FETÖ'nün kendine özgü bir kavramlar ve tabirler seti var.
Bunları kullanarak dezenformasyon yapıyor, çarpıtma yapıyor, yalanlar üretiyor, fitne-fesat-fücur yapıyor...
Meselâ adalet sistemiyle ilgili bir eleştiride bulunan kimse, "Zulüm arş-ı alâya erişti!" diyorsa kesin olarak ya FETÖ'cü birisidir, ya da FETÖ'nün etki alanı içindedir. Bir üçüncü seçenek yok.
Meselâ ekonomik sorunlarla ilgili bir eleştiride bulunan kimse, "Haramzadeler", “Hırsızlar” tabirini kullanarak çarpıtma yapıyorsa, kesin olarak ya FETÖ'cü birisidir, ya da FETÖ'nün etki alanı içindedir. Bir üçüncü ihtimal yok.
Bunun gibi bir formülasyon kullanarak kimin FETÖ olduğunu, ya da FETÖ'nün etki alanı içinde kaldığını sizler de çok kolay görebilirsiniz.
Peki bunda ne sakınca var?
FETÖ’nün propagandaları bir siyasî dil olsa ne tür bir sakınca doğurur?
Bunun cevabı muhayyel bir durum değil, doğuracağı sakıncayı günümüzde oluşan durumda görebiliriz.
FETÖ, Erdoğan kin ve nefreti üzerinden siyaseti manipüle etmeye yöneldiği için, bu amaçla çarpıtmalar yapmayı, dezenformasyon yapmayı, yalan söylemeyi, fitne-fesat-fücur üretmeyi amaçlıyor. Asıl olarak siyaset üretmeyi amaçlamıyor, memlekete hizmet veya katkı sağlamayı amaçlamıyor. Varolan bir yapıyı aşındırmaya çalışıyor. İtibarsızlaştırma siyaseti üreterek, çamur at izi kalsın yaklaşımını siyasetin tek amacı haline getiriyor.
Yoksa siyaset kurumu, sorunların çözümüne yönelik olarak iktidarı eleştirebilir, kendi çözümünü ortaya koyabilir, bunlar olması gereken şeyler. Fakat bunların olmadığı, yapıcı bir siyasetin üretilmediği, tamamen tahrip siyasetinin güdüldüğü bir süreç yaşadık. Sakınca da işte tam olarak bu!
- “Türkiye’yi taşıma kapasitesi!”
- TÜRKİYE, LİBYA'DA 10 YILLIK İÇ SAVAŞI SONA ERDİRDİ.
- Gazzalî ve Leibniz üzerinden kuantuma bakmak!
- Vaadedilmiş topraklar asıl olarak kime vaadedildi?
- Türkiye siyasetini müzik tarihi üzerinden okumak
- 24 Ocak Kararları
- Müslüman zihin, “dünya” ve “hayat” ile ilgili ne yapacak?
- Bölgede BOP veya GOP mu hüküm sürüyor?
- ABD Dışişleri Bakanının Ziyareti
- Said'i Nursi'nin Yöntemlerini Yeniden Düşünme