-
Muhammed Nur ANBARLI
Tarih: 28-01-2025 18:07:00
Güncelleme: 28-01-2025 18:26:00
Serbest piyasa ekonomisinin en büyük zaafı
“kendi kendine” oluş paradigmasına dayanması!
Türkiye, "24 Ocak Kararları" olarak anılan büyük yapısal dönüşümler içeren bir programla 24 Ocak 1980 tarihinden itibaren "serbest piyasa ekonomisi"ne geçti. Daha önce karma ekonomik sistem uygulanıyordu.
Serbest piyasa ekonomisinin arka planında felsefî olarak liberal bir özgürlük anlayışı var.
Serbest piyasa ekonomisini savunanların fikrine göre, serbest teşebbüs piyasa mekanizmasının kuralları ve şartları içerisinde özgürce çalışabildiği takdirde ekonomi daha verimli hale gelir, kaynak üretilir, istihdam üretilir, fiyatlar en makul seviyesinde kalır, rekabet gelişir, kalite artışı sağlanır. Böylece insanlar, ihtiyaçlarını belirli bir kalite ve fiyatla satın alma imkânına kavuşur.
Serbest piyasa ekonomisinin zıddı, kontrollü veya emir ekonomisidir. Planlı ekonomi olarak da bilinen kontrollü bir ekonomide, hükûmet veya merkezî bir otorite hangi mal ve hizmetlerin üretileceği, nasıl üretileceği ve kimler için üretileceği, kaç adet üretileceği, fiyatlanmasının nasıl olacağı... vs. gibi konularda kararlar alır ve egemen yönetici olur.
***
Serbest piyasa ekonomisinin farklı disiplinlerdeki tezahürleri üzerine pek fazla dikkat çekilmemiştir.
Meselâ, serbest piyasa ekonomisi paradigması trafikte nelere yol açıyor? Bilginin üretiminde, kültür üretiminde nelere yol açıyor? Tarım uygulamalarında, gündelik yaşamın her alanında, keyifli vakit geçirmemizde, dinlendirici bir uyku uyumamızda, vs. serbest piyasa ekonomisinin rolü nedir?
***
Meselâ, trafikte, bundan otuz yıl öncesine kadar yol ayrımlarında trafik polisleri nöbet tutarak trafiğin akışkanlığını sağlardı. Bazı birikme noktalarında zıvanalar bulunur, bunun içine yerleşen trafik polisi her yönü kontrol altında tutarak, el işaretleri ile, düdük çalarak yönlendirirdi. Daha sonra teknolojinin de gelişmesi bazı fırsatlar sundu. Işıklı sistemler trafik polisinin yaptığını daha sistemli hale getirdi.
Serbest piyasa ekonomisi paradigması ile yollarımızdaki akışa müdahale edilmiyor. Nasıl üretim ve fiyatlamada, piyasa kendi dengesini bulur deniyorsa, trafikte de trafik akışı kendi dengesini bulur, deniyor. Bu yüzden büyük oranda kendi akışına bırakılıyor ve müdahele edilmiyor.
Peki iyileştirici müdahalelerin yapılmadığı bir trafik akışı hakikaten kendi dengesini bulabiliyor mu? Asla bulamıyor, hatta tam tersine büyük bir karmaşa, kaos, stres ve vakit kayıplarının çoğaldığı bir seyahat oluyor. Çünkü insanların algısı, kültürü, anlayışı, yeteneği, tecrübesi, niyeti farklı farklı. Kötü niyetli bir sürücüye engel olacak hiçbir müdahale olmayınca, ona tanınan serbestlik, başka insanlar için sıkıntı ve sorun oluşturuyor.
Trafiğin “herkesçe bilinen kurallarına herkesin zaten doğal olarak uyacağı” iyi niyetli bir varsayım. Bunun böyle olup olmadığının denetlenmediği sürece, kişiler kendi küçük menfaatleri için bu kuralları kendi lehlerine dönüştürmek, iptal etmek ya da subjektif kendi kurallarını keyfî olarak uygulama eğilimi taşır. Bu yüzden serbest piyasa ekonomisi paradigmasının trafikteki yansıması bize pek olumlu bir tablo sunmuyor. Belli bir kültür seviyesine erişmek, belli bir sorumluluk anlayışına sahip olmak… gibi bazı temel altyapı olmayınca ve yerleşmeyince, serbest piyasa ekonomisi paradigmasını kendi küçük menfaatleri için yorumlayan kişilerin sayısı çoğalacaktır.
***
Serbest piyasa ekonomisinin hiç değinilmeyen en önemli zaafı herşeyin "kendi kendine" olmasına yönelik paradigmasıdır. Herşey kendi kendine olur ve kendi kendine düzelir! Bu anlayış ciddi sorunlar taşır. Kesin olarak biliyoruz ki, hiçbir şey kendi kendine olmaz! Herşey mutlaka bir irade, kast, niyet, amaç, hedef, tasarım... ile olur.
- TÜRKİYE, LİBYA'DA 10 YILLIK İÇ SAVAŞI SONA ERDİRDİ.
- Gazzalî ve Leibniz üzerinden kuantuma bakmak!
- Vaadedilmiş topraklar asıl olarak kime vaadedildi?
- Türkiye siyasetini müzik tarihi üzerinden okumak
- Müslüman zihin, “dünya” ve “hayat” ile ilgili ne yapacak?
- Bölgede BOP veya GOP mu hüküm sürüyor?
- ABD Dışişleri Bakanının Ziyareti
- Said'i Nursi'nin Yöntemlerini Yeniden Düşünme