-
Mehmet Zeki ÖZER
Tarih: 08-03-2025 12:02:00
Güncelleme: 08-03-2025 12:02:00
Bugün, 8 Mart Dünya Kadınlar Günü…
Bir günle kadınların sorunları çözülmez, bir günde kadınların hakları verilmez.
Kadının hakkını gasp edenler kim?
Bu sorulmaz.
Batı emperyalizmi, insanı daha da köleleştirmek için bu tür özel günleri icat etmiştir.
Batının beşerî hristiyan soslu yönetimlerinin tek panzehiri İslam, 1400 yıl önce kadına gerçek özgürlüğü vermiş, onu baş tacı etmiş, erkekle eş değer kılmış kendi ayakları altına cenneti sererek onurlandırmıştır.
Kur’an-ı Kerim’de kadınlara özel bir sure indirilmiş ve birçok ayette kadının değeri vurgulanmıştır.
Nisâ sûresini merak eden kaçımız oldu?
Gayeleri para, kasa, nisa olan müptezel anlayış, mayasından oluştuğu Batı esaretini öve öve bitiremiyor.
Kadının İslam ile birlikte kölelikten özgürlüğe kavuştuğu inkâr edilemez bir gerçektir.
Bugün dünya kadınlarının yaşadığı sıkıntılar, tamamen emperyalist sistemlerin eseridir.
Düzenler, kadına hiçbir özgürlük tanımamış, aksine onu ekonomik sisteme mahkûm etmiş, çalışmaya mecbur kılmıştır.
İslam, erkeğin çalışmasını, kadının ise evinde çocuklarına sevgi ve şefkat göstermesini emretmiştir. Çocuk, anne sevgisinden yoksun büyüdüğünde toplumda büyük yaralar açmaktadır.
Dünyada erkeği esarete alan, bununla yetinmeyen bu beşerî sistemler, anneleri de kadınları da çalışmaya zorluyor, çocuklar annesiz büyüyor.
Gereksiz bir çok şeyi ihtiyaç gösterenler, sade hayatta tüketimin istedikleri şekilde olmadığı için sömüremeyen bu anlayış, ürettikleri ile kâr ettikçe, ortaya çıkan problemleri kamufle ediyor.
İlaç sektörüyle hasta yaptığı insana melek maskesiyle yaklaşan, meselelerin inançtan kaynaklandığını algılarla önceleyen bu mel'un anlayış, son yüz yılda bütün mülevves yüzüyle ortada iken halen demokrasi havarisi pozlarında.
Ürettiği silahlarla kardeşi kardeşe düşman kılanlar, hakem rolünü kimseye bırakmıyor, çöreklendiği topraklarda ne varsa kurutuyor.
Âile müessesesini ortadan kaldırmaya yeminli bu habis ur, yeryüzündeki katliamlarını hızlandırırken şeytanî arzularını aşikârca ortaya koyuyor.
Bugün kadınlara şiddeti gizliden gizliye özgürlük adıyla uygulayanlar, kadın mevhumunu ortadan kaldırmaktan yana mutludur.
Hepimizin gözleri önünde cereyan eden bir gerçek.
Şiddeti, bozdukları toplumun sebep ve sonuç bağlamında görülmesi gerekirken, bizde bunun müsebbibi kendimiz olarak görme tuzağı gittikçe kuvvetleniyor.
Kadın hakları...
Çocuk hakları...
İnsan hakları...
Yaşlı hakları...
Babalar günü...
Anneler günü...
Hayvanlar günü...
Sevgililer günü...
Hepsi kendi sisteminin arızasını örtbas için bir şal.
Bu menhus, habis anlayış, kazanç gözeterek bu günlerde, haftalarda emperyalist yüzüyle lanetini devam ettiriyor.
Savunanlar, aldıkları eğitimle, özentiyle söyleneni uyguluyor.
Onların derdi kadınların özgürlüğü değil, kadınları sistemin çarkları arasında ezmek!
Müslümanlar, kadınların gerçek özgürlüğüne kavuşması için çaba harcıyor.
Kadın için en kutsal görev annelik iken, modern sistem bunu bile değersizleştirmek için uğraşıyor.
Hz. Peygamber’in, “Cennet annelerin ayakları altındadır” hadisi, İslam’ın kadına verdiği değeri açıkça ortaya koyuyor.
Allah’tan başka bir varlığa ibadet edilmesi emredilecek olsaydı, bu ancak kadın olurdu.
İşte İslam kadına böylesine büyük bir değer biçmiştir.
Bugün meydanlara çıkanlar, kadınları gerçekten özgürleştirmek için mi yoksa onları daha fazla çalıştırıp sömürmek için mi hareket ediyor?
Kadınları iş hayatına mahkûm etmek, onları evlatlarından ve eşlerinden koparmak hangi özgürlüğün parçasıdır?
Son zamanlarda siyaset sahnesinde de "kadın-erkek eşitliği" adı altında ayrıştırıcı ve bölücü bir dil kullanılıyor.
Kadının eksikliğini erkek, erkeğin eksikliğini kadın tamamlar.
İslamiyet, kadın ve erkeği eşit yaratmış, her birine farklı ancak eşit derecede önemli görevler yüklemiştir.
İslam, kadını çocuğa bakmaya mecbur bırakmamış, kocanın ona bakmasını emretmiştir.
Böylesine bir özgürlük başka hangi sistemde vardır?
Tüm ezilen ve sömürülen kadınlarımızın aldatıcı manalar, anlamlar yüklenen bu günde gerçek hakikati görmesi dileğimizdir.