içerik yükleniyor...Yüklenme süresi bağlantı hızınıza bağlıdır!

Dawkins Yanılgısı. ‘Tanrı Yanılgısı’na cevap

Öncelikle ifade edelim ki, tanrı kavramını çok karmaşık bulan Dawkins’in iddiasının aksine, Tanrı inancı evrim teorisinden çok daha basit bir şekilde hayatı açıklar. Yine bu eseri ve diğer tüm eserlerinde dindar kesimi daima küçümseyen, “rezil, enayi” gibi kavramlarla alay eden Dawkins ayrıca teistlere karşı daima düşmanca ve ayrılıkçı bir tavır takınır. Yani aslında o, karşı olup muhataplarını itham ettiği tüm davranışların hepsini kendisi tek tek sergiler! Bırakın dindar olmayı, ateizmden dönmek bile ona göre hakarete uğramak için yeterlidir. “Ateizm Yanılgısı” adlı yazımızda örnekleri görülebilir. Evet, Dawkins pek çok açıklamasında ve eserlerinde ateizmi savunurken dini değerlere her türlü hakareti yapar. Ama sıra dini rencide edici saldırıları dindarların eleştirmesine ve buna karşı çıkmalarına gelince de bunu 'haksız itibar' ve ‘ayrıcalık’ olarak görür ve eleştirir. (Dawkins, Tanrı Yanılgısı, s. 26- 33) Yine o kendine sadece bilimi rehber edindiğini söylese de aslında o bilimadamı değil sadece bir ‘bilimci’dir! Yine bilinmektedir ki bilim dışında da birçok saygın alanlar bulunmaktadır: Felsefe, edebiyat, sanat, estetik, ahlak gibi ve bunların tümü de vardır, yanılgı değillerdir!

Dawkins ayrıca Tanrı’nın bilimsel olarak ispat edilmesini de talep etmektedir. Halbuki bilim daima değişim içindedir. Detay için “Bilim değişmez mi?” adlı yazımıza bakılabilir. Ayrıca Dawkins, sanki bilimsel olarak ispat edilmiş gibi evrim ‘teorisini’ de iddialarına temel dayanak teşkil ettirmektedir. Halbuki o hâlâ ispat edilememiş bir teoridir! Yani teistlerden bilimsellik talep ettiği halde hâlâ teori ile görüşlerini temellendirmeye çalışan da bizzat kendisidir! Bilime bu kadar atıf yapanların, teist görüşleri destekleyen kuantum fiziği ve Big Bang teorilerine mesafeli durmaları da ayrı bir ironidir! Zaten laboratuvar da deney ile ispat edilebilecek bir varlığın fiziksel özelliklerinin olması ve atomlardan oluşması gerekir ki, böyle bir Tanrı tanımını da hiçbir teist asla kabul etmez! Dolayısı ile iddia edilmeyen bir şeyi önce öyle imiş gibi sunup sonra da ispatlanamaz ilan etmek de ancak ateistlere nasip olmaktadır! Geçelim kitabına.

Dawkins, çocukları aileleri dindar yapar der (s. 11) ama aynı durumun ateistler için de geçerli olduğunu ve bu konuda yapılan araştırmaların bunu doğruladığını görmezden gelir!

Dawkins, kitabının 35. sayfasında Ralph Waldo Emerson tarafından söylenen bir sözü aktarır: “Bir çağın dini, bir sonrakinin edebi eğlencesidir.” Biz de aynı şeyi ateizm için tekrarlıyoruz ve diyoruz ki, “maddenin ebedi ve ezeli olduğu iddiası, evrenin başlangıcının olmadığı” vd. teorilerinin artık bilimsel olarak savunulamadığını ve bunun bir komik iddiaya dönüştüğünü görüyor ve eğleniyoruz!

Dawkins, “Tutucu dindar zihinler kanıtlara karşı bağışıklıdır.” der (s. 13)  ama aynı şey ateistler için de geçerlidir. Karşı görüşü okumadan, tek taraflı bakış açısı ile konuları değerlendirirler ve buna son 30 yıldır tartıştığım her ortamda defalarca şahit olmuş birisiyim! Yani ateistler aslında ‘korkuluk mantık hatasına’ düşmektedirler ama bunun bile farkında değildirler! Ayrıca Dawkins’in kuantum fiziğine ve ateist Şengör’ün hem Big Bang teorisine (youtube.com/watch?v=yT0X1SnrFvg) hem de kuantum fiziğine (Doç. A. Çınar, Deizm ve ateizm üzerine, s. 123)  “kendi dünya görüşlerine aykırı olduğu için uzak durmaları da” bu tutuculuk tanımının içine girmekte midir iyi sorgulanması gerekir!

Dawkins, Einstein'ı ateist olarak lanse eder. (s. 20) Halbuki Einstein, Hristiyanlığın teslisçi Tanrı inancına karşıdır. Dawkins, Einstein'ı ateist göstermek için de sözlerini tevil eder ve kendi dünya görüşüne göre yorumlamaya çalışır. (s. 20-25) Aslında ona düşen, sözlerini sadece aktarmak olmalı idi! Ama o zaman da okuyucuyu ikna edemeyecek ve yönlendiremeyecekti!

Dawkins, temel iddiasını şu şekilde temellendirir: Evren mükemmelliğe doğru giden bir süreç ise (yani evrim teorisini kastedier ki, aslında durum tam tersidir: Entropi ve Termodinamiğin İkinci Yasası tam tersini ispatlar!) en mükemmel en sonda olmalıdır ve en sonda olan ise daha önceden var olanı (evreni) tasarlayamaz. Dolayısıyla Tanrı yanılgıdır! Yani Dawkins fikirlerinin temeline önce evrimi oturtur ve sonra tüm görüşleri bu temel üzerinden yorumlar! İşte kendi cümleleri: “Herhangi bir şey tasarlamaya yeter karmaşıklıktaki bir yaratıcı zeka (yani Tanrı), yalnızca kademeli evrimin uzun bir sürecinin son ürünü olarak ortaya çıkabilir. Evrim geçirmiş yaratıcı zekalar muhakkak kâinata en geç katılanlardır ve bu sebepten ötürü, evrenin tasarımından sorumlu olamazlar. Tanrı bu tanıma göre bir yanılgıdır ve sonraki bölümlerin göstereceği gibi, zararlı bir yanılgıdır.” (s. 36) İşte o çok ses getiren ve teizmi yerle bir ettiği iddia edilen müthiş eserin özeti, mantığı, bilimsellik ve objektiflik seviyesi budur!

Dawkins, 42. sayfada erotik film yazarı ateist Gora Vıdal'in "Üç dinde de Tanrı her şeye gücü yeten Baba'dır." şeklindeki sözünü aktarır. Yani teslisi reddeden İslam dinine ‘Tanrı baba’ yakıştırması yapan birinden alıntı yapan Dawkins,  x.com'da Kur'an hakkında bilgisi olmadığına itiraf ettiği (x.com/RichardDawkins/status/307369895031603200) gibi, aynı 42. sayfada, ‘En çok Hristiyanlığa aşina olduğunu' da itiraf eder ki, yaptığı bu alıntı da zaten onun İslam hakkında yüzeysel bilgi sahibi olduğunu açıkça göstermekte ve bundan sonraki İslam hakkındaki iddialarının kalitesini de ortaya koymaktadır. Kadın haklarına da saygılı olduğu izlenimi vermek isteyen Dawkins zihniyetindekilerin kadına bakışını öğrenmek için “Evrim teorisi”, “Modernizm ve Kadın” adlı yazılara ve alternatif hayat tarzı için de “İslam’da Kadın Hakları” adlı yazılarımıza bakılmasını tavsiye ederiz.

Ateist Dawkins, 44-50. sayfalar arasında laiklik vurgusu yapar ve sonra agnostisizme değinir. Agnostisizmin İslam ile ilgili boyutu için “Agnostisizm Yanılgısı” adlı yazımıza bakılabilir.

Dawkins 56. sayfada bir kitaptan söz eder ve o kitabı okumadığını belirtir, sonra da şunu söyler: "Kim doğru olduğunu bildiği bir hakikati okumaya ihtiyaç duyar?" Ey Dawkins! Empirizm, pozitivizm, septisizm bu mudur?! Bu mantığa göre, ateizmin yanlış olduğunu doğru olarak kabul eden bir teistin, ateist bir kitabı okumaması doğru mu olmaktadır yoksa yanlış mı…?!

Dawkins 54. sayfada Tanrının varlığı konusunda 7 sınıf insan sıralar ama kendisini en son 7. sınıf yani “Koyu ateist. Tanrının olmadığını bilirim.” diyen sınıfa dahil etmez ve bir önceki 6. sınıf yani “Son derece düşük olasılık ama sıfırdan yüksek. Fiilen ateist. Kesin olarak bilemem ancak Tanrı'nın epey olanak dışı olduğunu düşünüyorum ve burada olmadığını varsayarak hayatımı sürdürüyorum.” kategorisine dâhil eder. Halbuki eserlerini okuyan onun kendisini 7. Kategoriye eklemesini beklerdi!! İşin ilginci Dawkins her tanrıya da karşı değildir. Mesela, “Yunan, Roma, Mısır ve Viking tanrıları” ile bir sorunu yoktur. (s. 57) Yine Dawkins, “Müdahale etmeyen bir NOMA Tanrısı, insaflı ve doğru incelendiğinde aynı zamanda bilimsel bir varsayım olmayı sürdürür.” (s. 63) der. Dolayısı ile onun asıl karşı olduğu Tanrı değil, ‘hayata müdahale eden bir Tanrı’dır! Bu bakış açısını birçok ateist/deistte görürüz! Bu konuda detay için “Deizm yanılgısı” adlı yazımıza bakılabilir.

Dawkins klasik üslubu ile, “İlahiyatçıların herhangi bir konuda dinlemeye değer fikirleri yoktur; gelin önlerine bir kemik atalım.” der. (s. 60) Ama aynı üslubu bir teist kendine karşı kullansa, içinde hangi kelimelerin geçtiği cümleleri kuracağını tahmin etmek zor değildir: Savaş, tutuculuk, laiklik vs.

NOMA (Non Overlapping Magisteria) ile de arası hoş değildir Dawkins’in. Teorisyeni bir evrimci olan Stephen Jay Gould, “Bilimin öğretisi ile dinin öğretisi birbirine karşı saygılı ve iletişim içinde olmalıdır.” der. Ona göre problem ‘ideolojiler arasındadır.’ Yoksa din ile bilimin alanları ayrıdır! Tabii bu görüş Dawkins’in hoşuna gitmez, onu kızdırır ve bunu içinde, ‘safsata, yaranmak’ gibi kelimeler geçen cümlelerle sertçe onu eleştirir. Buna rağmen Gould’u “fiili ateist” ilan etmekten de geri kalmaz! (s. 60-61)

Dawkins 61. sayfada önce “İsa'nın babası bir insan mıydı ya da doğumu esnasında annesi bakire miydi?” diye sorar ama sonra “Meryem ananın bir heykeli bize el sallayabilirdi. Kristal yapıyı oluşturan atomların hepsi ileri geri titrerler. Çok fazla atom olduğundan ve hareket yönleri ortak olmadığından, Orta Dünya'da gördüğümüz haliyle heykelin eli kaya gibi sert ve hareketsizdir. Fakat eli oluşturan, salınan atomların hepsi, aynı anda aynı yöne hareket edebilirdi. Tekrar ve tekrar... Bu durumda el oynardı ve biz heykeli bize el sallarken görebilirdik.” (s. 339-340) diye devam eder. Yani heykelin el sallaması olağandır ona göre ama erkek eli değmeden hamile kalınması mucizesi ise bir safsata, hurafedir! İyi de ‘Dolly’ isimli koyun bile erkek spermi olmadan doğmamış mı idi? Bilim yapabiliyor da o bilimin kurallarını ve kaşiflerini yaratana mı sıra gelince konu bir anda bilim dışı ilan edilmektedir?! Bu tutarsızlık ve tutuculuk değil de nedir?!

Dawkins, 64. sayfada ise dua etmenin hastalıklar üzerinde olumlu bir etkisinin olmadığına dair bir deneyden bahseder. Hele Darwin’in ateist akrabasının deneyini kitabına alması tam anlamı ile ironi kabul edilmelidir! Ateist birisinin duasının işe yaramamasını delil olarak kullanabilmiştir Dawkins! Halbuki tam zıttı sonuçlar da vardır. Detay için “İslami emir, yasaklar ve hümanizma” adlı sayfamıza bakılabilir. Yine ‘duayı bir avutma, avuntu’ olarak da görür. (s. 320) Aslında olan, Dawkins’in, maddi birçok hastalığın kaynağının manevi çöküntü olduğunu bilmezden veya görmezden gelmesinden başka bir şey değildir.

Yazar 75. sayfa ile 105. sayfa arasında Tanrı’nın varlığına dönük kanıtları ve kendi karşıt görüşlerini sıralar. “Doğadaki güzellikler, kişisel deneyimler veya kutsal kitaplardan” sunulan kanıtların ikna edicilik seviyeleri gerçekten tartışmaya açıktır. Ama Paley’in saat örneğinde olduğu gibi tasarım kanıtı, insancıl ilke ve (içindeki parçaların herhangi birinin kaldırılması durumunda işlevini yitiren sistemleri kasteden) indirgenemez karmaşıklık kanıtı ateizm karşısında sağlam delillerdir. Dawkins bu konularda bir zihin karışıklığı da yaşamaktadır: “Öyle ya da böyle, indirgenemez karmaşıklığın gerçek örneklerinin keşfedilip Darwin'in teorisinin yıkılmış olduğunu düşünsek bile, bu keşiflerin beraberinde akıllı tasarım teorisini de yıkmayacağını kim söyleyebilir?” der. (s. 119) Evrim yıkıldıktan sonra başka kanıtlarla da Tanrı’nın varlığını ispat edebilir halbuki! Bu konudaki bizim delillerimiz için, “Allah’ın varlığının ispatı” ve “Ateizm yanılgısı” adlı yazılarımıza bakılabilir. Yukarıda da görüldüğü gibi ateist Dawkins Tanrı kavramı karşısında durmadan çelişkili ifadeler ileri sürmektedir!

Bertrand Russell'ın “Üstün zekalı erkeklerin çok büyük çoğunluğu Hıristiyanlık dinine inanmaz ancak bu gerçeği toplum içinde ört bas ederler. Çünkü kazançlarını kaybetmekten korkarlar.” sözünü aktaran (s. 95) Dawkins aslında ‘üstün zekaya sahip olmayan veya erkek olmayanları’ yani kadınlar dahil geri kalan tüm insanları küçümsediğinin farkında mıdır acaba?! Bu konuda, cevabi yazımız için “Bilim adamlarının çoğu ateist mi?” adlı yazımıza da bakılabilir. Ayrıca, bilim dünyasında evrime itiraz edenlerin, sanat camiasında eşcinselliği eleştirenlerin veya seküler ticaret alanında dindar olanların nasıl dışlandığını bilmeyen yoktur ve dolayısı ile aslında kimin kazançlarını kaybetmekle karşı karşıya kaldığı daha iyi görülmektedir! Aynı hataya Dawkins 257. sayfada da düşer ve sanki Tanrı’nın erkek cinsiyetine sahip olduğunu savunan varmış gibi George Carlin'in şu sözünü aktarır: “Din, insanları günün her anı, yaptığımız her hareketi gökyüzünden izleyen görünmez ‘bir adamın’ varlığına inandırmıştır.” Evet, yukarıda da belirtiğimiz gibi Dawkins İslam hakkında hemen hemen hiçbir doğru bilgiye sahip değildir!

Dawkins, 107. sayfada Thomas Jefferson'dan alıntı yapar ve bilimin sanki ateizmin yanında olduğu izlenimini okuyucuda uyandırmaya çalışır. Zaten ateizmin oluşturmaya çalıştığı en büyük hayali senaryoların başında da bu iddia gelir: Güya bilim ateizmi doğrulamaktadır! Halbuki son bilimsel kanıtlar bu iddianın tam tersini ispat etmektedir. Bu konuda “Ateizm Yanılgısı” ve “Ateist akıl” adlı yazılarımızdan detaylara ulaşabilirsiniz.

Klasik 'Boşlukların Tanrısı' iddiasını tekrarlayan (s. 120) Dawkins’in istisnai itiraflar zincirine bir göz atalım: ‘Yaşamın başlangıcı’, şüphe duyanlar için söylemek isterim ki araştırma konusu olarak ‘gelişmekte olan’ bir konudur. Bu araştırmanın ilgili uzmanlık alanı kimyadır ve bu ‘benim alanım değildir.’ Gelişmeleri çok büyük merakla kenardan izlerim ve ‘önümüzdeki birkaç yıl içinde eğer kimyacılar laboratuvarlarında yeni bir yaşam başlangıcını başarılı bir şekilde yeniden gerçekleştirdiklerini bildirirlerse hiç şaşırmam.’ Ancak yine de bu henüz ‘gerçekleşmedi’ ve bu gelişmenin ‘olasılığının oldukça düşük olduğunu’ söylemek mümkündür ve ‘bu her zaman böyleydi; gerçi bu bir kez gerçekleşti!’ (s. 131) Boşlukları ‘evrim tanrısı’ ile doldurup, gaibe iman edip (gelecekte oluşacağından emin olup) sonra "kimyacılar laboratuvarlarında" ve bu teknolojide bile gerçekleşemeyenin "bir kez" (-mi yoksa her an defalarca mı?) gerçekleştiğini ifade etmek ancak evrime kayıtsız şartsız bir iman ile açıklanabilir! Ayrıca bilimin her açıklaması teistlerin Tanrıya olan inancını da artırmaktadır, aksine eksiltmekte değildir! Boşluklar tanrısı iddiasına cevap için “Ateizm Yanılgısı” adlı yazımıza bakılabilir.

Yaşamı, "kehanette bulunarak" ve "hükmeden süreç", "ancak ve ancak milyonda bir kez meydana gelen bir durum", "şanslı rastlantısallık", "bir kere gerçekleşen", "eşsiz bir olay" olan "yaşamsal evrim" ile açıklayan (s. 133) Dawkins, “Doğal seçilim, ilerleme yönünde tek yönlü, birikimli bir cadde olduğundan işlemekte başarılıdır. Başlamak için biraz şansa gereksinim duyar.” der. Ama aslında ‘tek yönlü ve birikim ile ilerleme ve başarma’ bir tercih meselesidir ve bunu da ‘şans ile’ açıklamak ne kadar empirizme, rasyonaliteye uygun ve pozitivist bir yaklaşımdır, o da tesadüfü reddettiğini iddia eden Dawkins’e kalmıştır!

“Evrenimiz ‘sonsuza kadar’ genişleyecektir.” diyen (s. 139) Dawkins buna ‘bilimsel’ bir açıklama getiremez!

Klasik materyalist görüş olan dinlerin çok tanrıcılıktan tek tanrıcılığa evrildiği iddiasını tekrar eder. (s. 37, 161) Dinin kökenini (s. 151) ‘başka bir şeyin yan ürünü’ olarak ifade eder ve aileden gelen eğitimin sonucu dinlerin kabul edildiğini söyler. (s. 161) Bu konulara cevap için, “İslam tüm dinlerin özüdür”, “İslam’ın Dünyada Yayılışı” ve “Ateizm yanılgısı”  adlı yazılarımıza bakılabilir.

Dawkins bilim adamlarınca da eleştirilen MEM iddiasını da ileri sürer. (s. 178)

Dinsiz ahlak olabileceği üzerinde durur. (s. 193) Halbuki Dawkins’in kendisi de itiraf etmektedir ki, “Evrimci görüş iyilik, merhamet gibi kavramları açıklamakta yetersizdir ve hatta evrimci dünya görüşü insanların bencil olmasını zorunlu kılar.” (s. 197) Bu konudaki cevaplar için “Dinsiz ahlak olur mu?” ve “Evrim Teorisi” adlı yazılarımıza bakılabilir.

Dawkins dinleri savaş nedeni olarak görür. (s. 217) Bu konuda da, “Savaşların nedeni din midir?”, “Fetih ile işgal arasındaki fark”, “İslam kılıç zoru ile yayılmadı” adlı yazılarımıza bakılabilir.

Hitler, Stalin ve ateizm konularını ele alır. (s. 250) “Bazı ateistler kötü eylemler sergileyebilir ancak bu kötülükleri ateizm adına yapmazlar. Stalin ve Hitler sırasıyla dogmatik ve doktriner Marksizm adına amansız kötülükler yapmışlardır ve bununla birlikte, aklıselimden uzak, bilimle bağdaşmayan bir öjenik teori, Wagnerci zırvalarıyla yayıla gelmiştir. Din savaşları gerçekten de din adına yapılmıştır ve bu tür savaşlar tarihte korkutucu derecede sıktır. Ben ateizm adına yapılmış herhangi bir savaşı aklıma getiremiyorum ki neden böyle bir savaş olsun? Savaşlar ekonomik hırslar, siyasi tutkular, etnik ya da ırksal önyargılar, keskin kindarlık, intikam ya da bir ulusun yapısındaki bir tür vatansever inançla başlar.” der. (s. 256) Halbuki Sosyal Darwinizmin sebep olduğu iki dünya savaşı bile tek başlarına bu iddiayı çürütür. Bu konuda “Evrim Teorisi”, “Ateizm yanılgısı” ve “İslam barış dinidir” adlı yazılara da bakılabilir.

“Dinin sakıncası nedir? Neden düşman olmak gerekir?” diye sorar. (s. 258) Ama dinleri çatışma nedeni ilan ettikten sonra kendisini ‘savaşçı’ ilan eden de yine bizzat kendisidir! Yani dini düşman ilan edip savaş açan bizzat ateist Dawkins’dir! Ayrıca “çıktığı bir TV programında “Hristiyanlığın gücünün İslam’ı yeneceğini” de savunan (Risale Haber, 03 Şubat 2016) ve “kendisini kültürel bir Hristiyan olarak nitelendiren” (31 Mart 2024'de LBC'de yayınlanan Rachel Johnson röportajından) de yine aynı ateist Dawkins’tir. Ama işin daha da ilginci, aslında Dawkins “ılımlı inanca da karşıdır!” (s. 277) “Gerçekte ‘ılımlı ateizmin’ tarihine baktığımızda terör, şiddet, baskı, ahlaki zafiyetten başka bir şey de görmeyiz.” diye bir cümle ile karşılaşsa Dawkins ne hissederdi acaba…?! Gerçekte ılımlı olmayan kimlerdir, kitabından bir örnek ile cevap arayalım: İngiltere Avam kamerasında milletvekili olan Jenny Tonge, İngiltere'nin kuzeydoğusunda İncil’in yaratılış öğretisini öğrencilerine aktaran bir okula ödenek verilmesine karşı çıkar. (s. 303) Dikkat edin ortada ne şiddet ne aşırılık vardır sadece bir fikrin dile getirilmesi vardır. Peki bu mudur fikir özgürlüğü, hoşgörü, aşırısızlık?!

“Tutuculuk ve bilim karşıtlığı” (s. 259) arasında bağlantı kuran Dawkins aslında evrime olan tutucu inancını ve bilimi tek taraflı yorumlayanın kendisi olduğunu hiç aklına da getirmez nedense! Ayrıca dinin (İslam’ın) tutuculuğu değil ‘orta yol’ üzere olmayı emrettiğinin de farkında değildir tabii! “İşte böylece, siz insanlara şahit olasınız, peygamber de size şahit olsun diye sizi aşırılıklardan uzak orta yolu izleyen bir ümmet yaptık." (Bakara, 143) “Onlar infak ettikleri zaman ne israf ederler ne de cimrilik. Bu ikisi arasında orta bir yol tutarlar.” (Furkan, 67) “Din kolaylıktır. Orta yolu tutunuz.” (Buhari, İman 29) “Orta yolu tutunuz.” (Buhari, Rikak 18) "Aşırı gidenler helak olmuştur." (Müslim, 2670) “Dinde aşırılıktan sakının. Sizden öncekileri, dinde aşırılıkları helak etmiştir!” (Ahmed b. Hambel, I/215, Nesai, Hacc 217, 5, 268) “İşlerinizde orta yolu tutunuz, dosdoğru olunuz.” (Müslim, Münafikin 76, 78) "Kim haksız yere bir cana kıyarsa bütün insanları öldürmüş, her kim de bir canı kurtarırsa bütün insanları kurtarmış gibi olur.” (Maide, 32) Bu konularda örnekler için “İslam barış dinidir”, “Kur’an ve bilim”, “İslam Biliminin Rönesans’a Etkileri” adlı yazılara bakılabilir.

Din değiştirme (s. 264), eşcinsellik (s. 265), kürtaj (s. 268), savaş ve barış konularını da ele alır (s. 282) Dawkins. Bu konularda, “İslam barış, hoşgörü dinidir”, “Turan Dursun'a cevaplar II”, “Eşcinsellik, gen/hormon ve İslam”, “Teori, pratik; iddialar, gerçekler, İdealler ve tarihten pratik realiteler”, “İslam sevgi toplumu” adlı yazılara bakılabilir.

Dawkins bazı kurumlarda görülen cinsel taciz olaylarından hareketle dine saldırır. (s. 290) Halbuki din zaten bunları yasaklamaktadır! Ama kendi savunduğu ideoloji ve dünya görüşü olan evrim teorisini savunanların, eşcinsellikten çocuk tacizine birçok olayı “genetiktir” diyerek savunduğunu görmezden gelir. Detay için “Dinsiz ahlak olur mu?” adlı yazımıza bakılabilir.

Dawkins, genç ateistler için mükemmel bir örnek olarak Julia Sweeney’den misal getirir. (s. 296) Peki nasıl ateist olmuştur bu kızımız? “Düşündüm: 'Dünya nasıl duruyor bir boşlukta? Nasıl firıl fırıl dönüyoruz uzayda? Nasıl oluyor bu? Dışarı fırlayıp düşen dünyayı tutmak geçti içimden. Sonra, birden anımsadım, 'tamam, buldum!' dedim, güneşin çevresinde daha uzun zaman bizi döndürüp durduracak yerçekimi ve açısal hız değil mi?” İyi de be akıllı kızım (şimdi 65 yaşında!) o kuralları kim koydu ve uygulatmaya kim devam ediyor?! Kural var ve uygulanıyorsa bir koyan ve uygulatan yok mudur?! Trafik kurallarını düşünmek bile ufuk açmak için  yeterlidir! “Siz düşünmez misiniz?” (Nahl, 18)

Dawkins, Michael Shermer’ın “Bilim çok gizemli ve bir o kadar da kutsaldır.” (s. 315) sözünü aktarır ve dini, kutsalı olanı reddederken kendi kutsal tabusunu evrim ve bilim olarak ilan eder. Yine o, “Biz ‘hayvanların’, atom ve elektronların oluşturduğu mikro dünyada da hayatta kalmamızı söyleyen bir hissimiz vardır.” der (s. 336) ve dolayısı ile gelişmiş bir hayvan olduğunu ilan eder. Bu konularda detay için “Bilim Değişmez mi?”, “Ateizm Yanılgısı” ve “Evrim teorisi” adlı yazılarımıza bakılabilir.

“Din, geçmişten bugüne insanoğlunun varlığını ve içinde bulunduğumuz evrenin yapısını açıklamaya soyunmuştur. Fakat dinin bu rolü artık tamamen bitmiş ve yerini bilime bırakmıştır.” diyen (s. 316) Dawkins aslında ‘nasıl’ ve ‘kim’ sorularını birbiri ile karıştırmakta ve sadece birine yoğunlaşmaktadır! Bilimin işlediği evreni, onu keşfedecek aklı ‘kimin’ yaratmış ve o kuralları akılsız ve cansızlara kimin uygulatmakta olduğunu Dawkins atlamaktadır!

Ama sonunda Dawkins, insanların dinlerden özgür olabileceğinden de pek emin olmadığını ifade ederek kitabını sonlandırmaktadır: “Kendimizi (dinin hâkim olduğu) Orta Dünya'dan azat edebilecek miyiz? Cevabı gerçekten bilmiyorum.” (s. 340)

Kitabın sonu geldiğimiz halde Dawkins kitabının hiçbir yerinde ‘Tanrı’nın var olmadığını’ kanıtlayamamıştır!

“Yaşamın kökeninin olasılıksızlığını ve imkansıza yakın bir kimyasal olayın bile yeterli gezegen yılı verildiğinde gerçekleşmesi gerektiğini” (s. 128, 133, 134, 340) ileri süren Dawkins aslında, ‘evrim, zaman ve (kendisi kabul etmek istemese de) tesadüf’den oluşan bir teslis inancı savunurken tevhid dini olan İslam’a karşı savaş ilan etmektedir. Evet, ateizm bir inanç sistemidir. Temelinde ise bilim değil psikoloji yani sübjektivizm, nesnellik yatar! “Doğanın ihtişamı karşısında saygı ile eğilen ama bu ihtişamı Tanrı’ya değil evrime bağlayan” Dawkins aslında felsefi bir natüralisttir. “Darwinizm, doğadaki her şeyin bir anlamı olduğunu emreder” diyen (s. 151) Dawkins, doğal seçilim için de Tanrı’ya ait özellikleri sıralar ve “Doğal seçilim hesap yapar, cezalandırır, her an her şeyi gözetler ve korur.” der. (s. 152) Görüldüğü gibi Dawkins tam anlamı ile tutucu bir evrim fanatiğidir ve hatta evrim ‘inancına’ karşı sağlam bilimsel görüşlere kaynaklık teşkil eden mikro alemin fiziği kuantum teorisine de bu nedenle karşıdır. Bu konulardaki detaylar için de “Ateist akıl” ve “Ateizm yanılgısı” adlı yazılara bakılabilir.

Mehmet Bir, ateizmecevaplar.com

Bu yazı 247 defa okunmuştur.
YAZARIN DİĞER YAZILARI
FACEBOOK YORUM
Yorum