içerik yükleniyor...Yüklenme süresi bağlantı hızınıza bağlıdır!

İNSAN DENİR Mİ?

İnsan, kendini kuşatan değerler silsilesi ile kurduğu bağ oranında hayatını anlamlı kılar. Zira değerler silsilesi bireyin içinde bulunduğu sosyolojinin yüzlerce yıldır tecrübe ve test ederek, ayıklayarak ve özümseyerek kabul ettiği ortak aklın ve vicdanın ifadesidir. Bu değerlerin yahut erdemlerin kıymetini kaybetmesi veya bir anlam ifade etmemesi ise insan hayatında anlamsızlık şeklinde tezahür eder.

Modern zamanın belki de en büyük sorunlarından biri işte bu insan-değer-anlam sistematiğinin bozulup işlevsel olmaktan çıkmasıdır. Bir başka deyişle insan için değerlerin etki gücünü kaybetmiş olmasıdır.

Değerler dizisindeki bu bozulmanın birey ve topluma zararlı hale gelmemesi için bazen insan vicdanı, bazen de bizzat toplum devreye girer ve kişiyi bu değerlere davet eder. Aslında bu davet, insanın bizzat kendine gelmesi için yapılan bir davettir.  Zira içinde yaşadığı toplumun ve insan olmanın gereği kopmaması gereken temel değerlerden bir sapma görülmüştür. İşte bu sebeple şöyle denir: Ayıptır, günahtır, yazıktır.  Tek kelimelik ikaz ve davet...

Bu kavramların ilki olan ayıp, Arapça bir kelime olup, eksik ve kusur gibi anlamlara gelir. Ancak ahlak felsefesinde, örfi ve geleneksel değerlere uymayan yanlış ve kötü bir söz veya eylemi ifade eder. Bu nedenle ya insanın vicdanı yahut çevresi “ayıptır” diyerek kişiyi örfi yanlıştan doğruya davet eder. Ayıptır sözünün bir kişide anlam ifade etmesi ve karşılık bulması, kişideki haya duygusundandır. Bunun tersi de doğrudur. Hayası olmayan ayıbı bilmez. Hatta hayanın hayatı haysiyetli kıldığını da idrak edemez.

Günah kavramı ise dini anlamda yanlış ve yasakları ifade eder. Günahtır denildiğinde insan yanlıştan doğruya davet edilir. Günahtır sözünün kişide bir anlam ifade etmemesi, ceza korkusun olmaması, bu ise imanın zayıflığı veya yokluğundan kaynaklanır.

Bir diğer ikaz ifadesi olan yazık kavramı ise Türkçe bir kelime olup, ayıp kelimesiyle aynı anlama gelir: Eksik, kusur, yanlış ya da kemâlin bir kısmının yokluğu demektir. Malumdur kemali ifsat eden cemali de ifsat eder. Bu eksik ve yanlışı yapana azmış, yanlışın kendisine ise yazık denir. Bu anlamı ile yazıktır ifadesi, insanı vicdan ve merhamet boyutunda duyarlı olmaya davettir. Yazıktır denildiğinde merhamet et demektir. Merhamet ise acımak değil, aktif bir iyiliktir ve merhem ol, iyilik yap demektir.

Dilimizde bazen ayıptır, günahtır, yazıktır şeklinde birlikte de kullanılan bu iç kavram aslında muhatabını örfe, dine ve insan olmaya davet eder.

Bir davet yapılarak; ayıptır, günahtır ve yazıktır denildiği, bir kişide bunlardan üçü de bir anlam ifade ermiyorsa bu durumda o kişiye acep nedir? Zira örfe bağlılığı, dine bağlılığı ve insan olmanın zorunluluğu olan vicdana bağlılığı sözde olsa bile fiilen kalmamıştır.

Bu soruya her okuyucu kendi cevabını versin ve üzerinde düşünsün. Bendeniz ise sadece şunu söylemek isterim: Ayıbı bilmeyene önce hayayı, günahı bilemeye önce Allah’ı, yazık nedir bilmeyene ise vicdanı ve merhameti yaşayarak öğretmek lazım.

Demem o ki, dert kadar derman da derinde…

 

 

Bu yazı 329 defa okunmuştur.
YAZARIN DİĞER YAZILARI
FACEBOOK YORUM
Yorum