içerik yükleniyor...Yüklenme süresi bağlantı hızınıza bağlıdır!

AK PARTİ HAKKIYLA “HAKİM PARTİ” OLMAK ZORUNDA

Ta baştan bir hususu belirtelim: En azından 50-100 sene daha, bazı ülkeler demokrasiden vazgeçemez, bazı ülkeler de asla demokrasi olamaz. Hiç kimse Çin ve Kuzey Kore’nin demokrasi olmasını beklemesin, hiç kimse de, aralarında Türkiye’nin de olduğu serbest seçimlerin yapıldığı ülkelerin demokrasi dışında bir seçeneğinin olduğunu, en azından 50-100 sene daha , düşünmesin.

Bir ülkede, ülkeyi yönetmek için yarışan siyasi partiler varsa ve seçim hiç bir parti için çantada keklik değilse o ülkede demokrasi vardır. Bakmayın Batı’nın kendileri dışındaki hiç bir demokrasiyi beğenmeyip kusurlu bulduklarına, bazı ülkelerde, ülkeyi yönetmek için yarışan partiler olduğu halde ve seçim hiç bir perti için çantada keklik olmadığı halde demokrasiye gölge düşüren hususlar varsa, bunun sebebi Batı’nın bizzat kendisidir. Batı’nın tasallutu olmasa Rus demokrasisi Amerika demokrasisinden kesinlikle daha mükemmel olur. 

Batı’nın tasallutu olmasaydı Rus siyasetçi Aleksey Navalni öldürülmezdi ve şimdi siyaset yapıyor olurdu. Neden mi? Navalni, dışarıdan değil de kendi halkından destek alarak iktidara yürümeye çalışsaydı, ya kendi halkından destek görmezdi ve hiç ciddiye alınmaz ve kimse de onu  öldürmeye  lüzum  görmezdi,   ya da halkından ciddi bir destek görürdü ve kimse onu öldürmeye cesaret edemezdi. Rus devleti Navalni’yi öldürmese de Navalni Rus halkından iktidara yürüyecek kadar büyük bir desteği asla bulamazdı ama Rusya’yı Batı karşısında sıkıntıya sokacak büyüklükte bir halk desteği de bulabilirdi. Navalni iktidara yürüyecek kapasitede ve halkına büyük hizmetler verecek kapasitede biri olsaydı öldürüldüğünde kıyamet kopardı. İktidara yürüyecek kadar halktan destek alacak kapasitede biri zaten kendi halkına güvenir, dışarıdan destek aramaz. 

Rusya güçlü bir ülke olduğu için dışarıyla işbirliği yaparak iktidar hedefleyen hareketlere ve liderlere fırsat vermedi ama zayıf ülkeler dışarıyla işbirliği yapanları etkisiz hale getirmede Ruslar kadar başarılı olamadılar. 

Dışarıyla işbirliği yaparak iktidar olmayı hedefleyenleri etkisiz hale getiremeyen ülkelerden biri de Türkiye oldu. “Tek yol Batı” diye düşünen ve Türkiye’nin kaderini Batı’da gören CHP, tek başına iktidar olabilecek büyüklükteki bir desteği halktan  hiç bir zaman alamadı ama Batı’dan aldığı destekle antidemokratik yollardan, bazen iktidar oldu, bazen bir koalisyon iktidarının büyük ortağı oldu, iktidar olmadığı zamanlarda da vesayet kurumları aracılığıyla gene ülke kaderi üzerinde etkili oldu. Türk halkı Rus halkı kadar güçlü olmadığı için böyle bir partiyi etkisiz hale getiremedi. Türk halkının gücü böyle bir partiyi şimdi ve uzunca bir süre daha etkisiz hale getrmeye yetmez. O halde ne yapmamız gerekir? 

Şimdi geldik asli meseleye… Türk milletinin kaderini bu milletin asli düşmanı olan Batı ile birlikte gören zihniyetin ve bu zihniyetin partisinin, hiç değilse tek başına iktidar olamaması için ne yapılması gerekir? Evet, bu millete  bir “hakim parti” gerekir.

Paki, nedir hakim parti? Birden çok parti seçimlere girdiği halde bunlardan biri, uzun süre iktidarda kalabilmişse veya uzun süre iktidarda kaldıktan sonra muhalefete düştüğünde bile ülkenin en büyük partisi olarak kalabiliyorsa ve kısa bir muhalefet döneminden sonra tekrar iktidara gelip uzun bir süre daha iktidarda kalabiliyorsa böyle bir partiye “hakim parti” denir. Dünyadaki en iyi hakim parti öreği, İkinci Dünya Harbinden beri Japonya’nın hep en büyük partisi olan ve kısa muhalefert dönemleri dışında İkinci Dünya Harbi’nden bu yana bu ülkeyi yöneten Liberal Demokrat Parti’dir. İkinci Dünya Harbinden 2014 yılına kadar, kısa muhalefet dönemleri dışında, tek başına ve koalisyon lideri olarak Hindistan’ı yöneten Kongre Partisi de, hakim parti denince ilk akla gelen isimlerden biridir. Dünyanın birçok ülkesinde hakim parti tanımına uyan partiler arasında, Rusya’da Putin’in Birleşik Rusya Partisi ve ülkemizde Erdoğan’ın Ak Partisi de bulunmaktadır. İngltere’deki Muhafazakar Parti  de bazen hakim parti olarak değerlendirilen partiler arasındadır.

Hakim partilerin bir kısmı, Rusya’da olduğu gibi, muhalif partilerin baskılandığı hatta liderlerinin öldürüldüğü ülkelerde iseler de, bir kısmı da, Türkiye’de olduğu gibi, tamamen serbest seçimlerin yapıldığı ülkelerde ortaya çıkmışlardır.

Serbest seçimlerin yapıldığı ülkelerde bir gün gelir iktidar mutlaka seçimlerle el değiştirir. İktidara da tabii ki, yalnız başına veya koalisyon lideri olarak ana muhalefet partsi gelir. Eee, Türkiye’de de bir gün CHP, tek başına veya koalisyon lideri olarak iktidara gelecek, öyle mi? Evet, öyle görünüyor. Peki, ülkemizin kaderine ülkemizin hasımlarının ortak edilmesi ‘sıçanın kuyruğunun çuvala bağlanması’ gibi bir şey olmaz mı? Elbette öyle olur. Ne yapmalı o halde? Sistem demokrasi ise ve halk da böyle bir tercih yaptıysa başka ne yapılabilir ki? Evet, böyle bir partinin, koalisyon lideri olarak iktidar olması engellenemez belki ama ülkede adam gibi bir hakim parti varsa bu işbirlikçi partinin, tek başına iktidar olması imkansız hale getirilebilirken koalisyon lideri olarak iktidar ömrü de kısaltılabilir.

O halde Türkiye, zaten hakim parti olan Ak Parti’yi, iktidarı kaybettikten sonra çabucak tekrar iktidar olacak hale nasıl getirebilir? Bence bu, dünyada pek de örneği olmayan bir 
yolla olur ancak; Ak Parti’yi tüm milletin partisi yaparak…

Nasıl mı? Ak Parti’yi ön seçim yapan bir parti haline getirerek ve bu partinin ön seçimlerini de, Ak Partililerle değil de, milletin organik temsilcileriyle yaparak... Kim olabilir milletin organik temsilcileri? Benim aklıma milletin organik temsilcileri olarak, Ak Partili olsun veya olmasın, tüm mevcut ve sabuk köy ve mahalle muhtarları’ geliyor. Ha, Ak Parti’nin belediye başkanlığı ve milletvekillği için yaptığı ön seçimlerde tüm  mevcut ve sabık muhtarlar oy kullanır da, Ak Parti’nin cumhurbaşkanı adayını belirlemek için yaptığı ön seçimde mevcut ve sabık tüm belediye başkanları oy kullanabilirler. Veya ön seçimler, mevcut ve sabık tüm muhtarlar veya belediye başkanları yerine , bunların en az iki veya üç dönem seçilmiş olanlarıyla yapılabilir.

Bu yazı 112 defa okunmuştur.
YAZARIN DİĞER YAZILARI
FACEBOOK YORUM
Yorum