Bismil olayları bir daha yaşanmasın
Güneydoğu bölgesi kan ve göz yaşıyla değil, güzel haberlerle yüreğimizi ısıtsın... Bu feodal yapılanma ve nüfuz mücadelesiyle halk karşı karşıya bırakılmasın. Devlet devletliğini yapıp, bölgede hukuk, adalet ve sosyal barışı tesis edecek düzenlemelere acilen gitmelidir. Bölgedeki STK'lar ve Meleler de soruna duyarlı olup, sürekli gündemde tutmalıdırlar.
GERCEKBİLGİ: Bismildeki katliam bizi doğudaki bazı gerçeklerle yüzleşmemizi sağladı. Bölgede hala insanların feodal bir yapıdan çıkamadığı, bölgede hala korucu ve hdp'li kamplaşmanın devam ettiği, her zaman olduğu gibi, nüfuzlu ve güçlü kişilelerin devlet yöneticileriyle kurdukları çıkar ilişkisi ve rüşvet çarkı sonucu haksız rant elde ettiği...
Bölgedeki katliam yıllardır geliyorum demesine rağmen maalesef bölgedeki muhtar ve jandarma'nın bir şey yapmaması...
Bir bölgede bu çapta bir haksızlık ve rant elde etme girişimi yapılıyorsa orada adalet mekanizmasının zedelendiği anlaşımalıdır. Gerçek bir hukuk devletinde sorunlara devlet hakem olur ve tarafların kabul edeceği hukuki kararlar verip güçlünün zayıfı sömürmesine izin vermez. Ama orada halk sorunun ortasında bırakılmış ve sorunu kendi bildikleri yöntemle çözmelerine davetiye gönderilmiştir. Franz Fanon, Cezayir Bağımsızlık Anatomisi kitabında Cezayir örneğinde buna benzer olaylara değinir. Bölgedeki aşiret kavgaları, kan davaları, namus ve arazi meselelerine değinir ve bütün bunlardan Fransız hükümetini sorumlu tutar. Onların kurdukları düzen sonucu olduğunu, halbuki sorunu çok rahatlıkla çözebileceklerini söyler... Burada da olan budur. Devlet, var olmak ve halkın kendisine güven duymasını sağlamak istiyorsa sadece polisiye tedbirlerle değil adaleti, sosyal devlet olma misyonu ve hukukuyla da olmalıdır.
Bismil olayı ile ilgili görüştümüz birisi ihtilaflı arazinin 200 dönüm olduğunu ve aslında hazine arazisinin el değiştirmesinin bir sonucu olduğunu söyler. Buradaki can damar hazine arazisidir. Hazine arazisi neden ve kimler aracılığıyla el değiştiriyor ve kimler aracı oluyor? Bölgede nasıl bir çıkar ağı var? Hazine arazisi gerçekte devletin yani tüm halkındır. Neden bu arazi birilerinin zengin olmasına aracı kılınıyor? Eğer devlet gerçekten bir sosyal adalet tesis etmek istiyorsa bu arazileri hatta tüm Türkiye'deki bu tarz hazine arazilerini adil bir şekilde paylaşmalıdır. Fakat kesinlikle mülkiyetini kişilere vermemeli, bu paylaşım sadece işletmesi üzerinde olmalı ve bunun karşılığında çiftçiler kira ödemelidir. Tıpkı Osmanlılardaki Tımar sistemi gibi... Belli bir süre işletilmeyen arazilerden ceza alınmalı ve daha sonra işletmecilerden alınmalıdır. Bu arazilerin işletmesi verilirken de tüm araziyi tek bir aileye veya çevreye vermek yerine bölgedeki tüm insanları kapsayacak şekilde verilmelidir. Nüfuz ve gücü olup bu arazilere konmak isteyenlere göre değil, bizzat devletin ilgili kurumları bölgede tesipti yaparak bir dağılımı organize etmelidir.
Bu tür sosyal olaylar aynı zamanda bölgede nüfuz ve gücü eline almak isteyen odaklar ve ailelerin diğerlerini tasfiye etme ve göçe zorlama hamleleri de olabilir. Ayrıca korucuların ve korucu ailelerin devleti arkalarına alarak bölgede kendi başlarına bir güç oluşturmalarına izin verilmemelidir. Buna benzer bir diğer vahşette Mardin'deki Bilge köyde yaşanmıştı. Artık bölge ile ilgili bu tür haberler duymak istemiyoruz.
Eğer devlet bu şekilde olaylara mudahil olmazsa buna benzer daha çok haber duyacağız.. İHE
Tarih: 19-06-2023